2022 MUHARREM VE AŞURE 1444

Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla Haram Aylar “Şüphesiz, Allah’ın gökleri ve yeri yarattığı günkü yazısında, Allah katında ayların sayısı on ikidir. Bunlardan dördü haram aylardır. İşte bu Allah’ın dosdoğru kanunudur. Öyleyse o aylarda kendinize zulmetmeyin.” “Haram aylar” Cahiliye devri uygulamasına göre, hürmet edilmesi gereken, savaş yapılması ve kan dökülmesi yasak olan Kameri aylar demektir. “Haram aylar” nitelemesinin, bu aylarda yapılacak ibadetlere daha çok sevap, günahlara ise daha çok ceza verilecek olmasına dayandığı da ifade edilmiştir. Bu aylardan Muharrem birinci, Recep yedinci, Zilkade on birinci ve Zilhicce de on ikinci aydır. Hz. Peygamber Veda Haccı sırasında Mina’da irad ettiği hutbede şöyle buyurmuştur: “İşte zaman, hakikaten Allah teala’nın gökleri ve yeri yarattığı günkü durumu gibi bir devre girdi: Yıl on iki aydır. Bunlardan dördü haramdır ki; üçü birbirinin ardında Zilkade, Zilhicce Muharrem, biri de Cumâdâ ile Şa’ban arasındaki Receb’dir.” (2) Muharrem Ayının Ayrıcalığı: “Haram aylar” içinde Muharrem ayının ayrı bir yeri ve önemi vardır. Bu ayrıcalığı “Muharrem” adından da fark etmek mümkündür. Zira “muharrem” kelimesi, “haram kılınmış”, “hürmete layık” anlamlarına gelmektedir. Bu aya verilen önem İslam kültür ve tarihi sürecinde de devam ede gelmiştir. Zira İslam Hz. İbrahim’in tebliğ ettiği Hanif dini esaslarının devamı niteliğinde olması sebebi ile o geleneğin değerlerinin de sahibidir, dolayısı ile bu ayı değerli kılan tarihi olayları önemser. Diğer yandan, İslam’ın zuhurundan sonra da Muharrem ayı, dini, sosyal ve tarihi önemi haiz olaylara sahne olmuştur. Bu durum Muharrem ayını, İslam kültürü açısından daha da ön plana çıkarmaktadır. Muharrem Ayını önemli kılan özellikleri kısaca şöyle sıralamak mümkündür: Hicri Yılbaşı: Muharrem ayı, 12 ay ve 355 gün olan kameri yılın ilk ayıdır. Adından da anlaşılacağı üzere, kameri yılda - güneşin değil- ayın hareketleri esas alınmaktadır. Hicrî tarih, Hz. Muhammed’in Mekke'den Medine'ye göç edişi ile başlar. Hicretin takvim başlangıcı olarak kabul edilmesi Hz. Ömer devrinde olmuştur. Onun devrine gelinceye kadar, Araplar, düzenli bir tarih belirleme sistemine sahip değillerdi. Fil vakası gibi önemli olayları kıstas olarak benimsemişlerdi. Hz. Ömer devrinde, Hz. Peygamber’in Mekke’den Medine’ye hicret ettiği yıl (Miladi 622) İslami takvimin başlangıç yılı olarak, Muharrem ayı da bu takvimin ilk ayı olarak kabul edildi. 2.Aşûre Günü (On Muharrem): Bilindiği üzere Hz. Peygamber, Medine’ye hicret ettiğinde orada yaşayan ve Hz. Musa ile İsrailoğullarının, Firavunun zulmünden Aşûre günü kurtulduğunu söyleyen Yahudileri Hz. Peygamber yalanlamamış ve hatta bu yönde olumlu bir tavır sergilemiştir. Bunun yanı sıra tüm Samî dinlerde özel bir yere sahip görünen aşûre günü, Cahiliye Araplarınca da önemli kabul edilmiştir. Hatta Rasulullah’ın da peygamberlik öncesi ve sonrası dönemde bir süre bu günde oruç tuttuğuna dair rivayetlere de rastlanır. Medine döneminde bu orucu Müslümanlara tavsiye ettiği bilinen bir husustur. Muharrem Ayının Fazileti: Rasulullah buyurdu ki: “Ramazan ayından sonra tutulan oruçların en hayırlısı, Allah’a izafetle (Allah’ın ayı denilerek) şereflendirilen Muharrem ayında tutulan oruçtur. Farz namazlardan sonra en faziletli namaz ise geceleyin kılınan namazdır.” (3) Âşura Gününün Allah katında da çok seçkin bir yerinin olduğunu Fecr Sûresinin "On geceye yemin olsun" mealindeki ikinci âyetinin tefsirinden öğrenmekteyiz. Bazı tefsirlerimizde bu on gecenin Muharrem'in ilk on gecesi olduğu beyan edilmektedir. Aşure Günü Orucu: İbnu Abbâs anlatıyor: "Rasulullah Medine'ye gelince, Yahudileri Aşûre günü oruç tutar gördü. Onlara: "Bu da ne (niçin oruç tutuyorsunuz)?" diye sordu. Yahudiler şöyle dedi: "Bu, hayırlı bir gündür. Allah, o günde İsrâiloğullarını düşmanlarından kurtardı. (Şükür olarak) Hz. Musa o gün oruç tuttu" dediler. Rasulullah şöyle buyurdu: "Ben Musa'ya sizden daha layığım" buyurup o gün oruç tuttu ve Müslümanlara da tutmalarını emretti." (4) Rasulullah’ın eşlerinden Hafsa anlatıyor: "Dört şey var ki, Rasulullah (yaşadığı müddetçe) hiç bırakmadı: Aşûre orucu, 2-Zilhicce'den) on gün oruç, 3-Her aydan üç gün oruç, 4-Sabah namazından önce iki rek'at namaz." Hz. Ali anlatıyor: Bir adam Rasulullah’a gelerek şöyle dedi: Ya Rasulallah! Ramazan ayından sonra hangi ayda oruç tutmamı emredersiniz? diye sorduğunu işittim. Hz. Peygamber şöyle buyurdu: "Eğer Ramazan ayından sonra oruç tutacaksan, Muharremi tut. Çünkü o, ALLAH Teâlâ'nın ayıdır. O ayda bir gün var ki, ALLAH Teâlâ o günde bir kavmin (İsrailoğullarının) tevbesini kabul etmiştir, diğer bir kavmin de tevbesini kabul eder." (5) Resûlullah’a aşûre günü tutulan oruç soruldu; Hz. Peygamber de şu cevabı verdi: "Geçmiş bir senenin günahlarına kefâret olur" (6) Resûlullah (s.a.v) buyurdular ki: Aşûre orucunun önceki yılın günahlarına kefaret olacağını Allah(ın rahmetin)dan umarım (7) Aşure Orucunun Fazileti hakkında İmam Gazzali şöyle demektedir: "Muharrem ayı Hicrî senenin başlangıcıdır. Böyle bir yılı oruç gibi hayırlı bir temele dayamak daha güzel olur. Bereketinin devamı da daha fazla ümit edilir"