Daha önceki yazımızda halk fıkraları üzerinde durmuş, Şair Eşref’in Acıpayam ilçesinde kaymakamlık yaptığı dönemlerde yaşadığı bazı garip ve çarpık olaylar karşısında söylediği kinayeli sözler ve nükteli şiirlerden oluşan fıkralardan örnekler vermiştik. Yöre insanının hafızasında “Şair Eşref Fıkraları” olarak yer eden bu fıkralar, ağızdan ağıza aktarılarak günümüze ulaşmıştır.
Şair Eşref’e mal edilmesi yönüyle fıkra türünün belirleyici özelliklerinden biri olan anonimlik vasfının sekteye uğradığı düşünülürse de, gerek Şair Eşref’in bu olayları yaşayıp bu söz ve şiirleri söylediğinin aşikâr olmaması gerek fıkralardaki anlatım ve hikâyenin halka ait olması gerekse sözlü kültür aşamasında çeşitli varyantların yani farkların oluşması anonim kriteri sağlamaktadır.
Yörede Şair Eşref’e atfedilen diğer fıkralar da şunlardır. Şair Eşref Acıpayam’da kaymakamlık yaparken, damadı da Manisa’nın Alaşehir İlçesinde aynı görevdedir. Damadı, Şair Eşref’e Alaşehir’de sıkıldığını, Denizli’nin ilçelerinden birinde görev yapmak istediğini ve mümkünse bunu halledivermesini Şair Eşref’ten rica eder. Şair Eşref, ne söylese damadını bu fikrinden vazgeçiremez. Kızının da araya girip, daha yakına gelmeleriyle sıkça görüşebileceklerini söylemesi üzerine Şair Eşref, Ankara’daki dostlarının yardımıyla yeni ilçe olan Güney kaymakamlığı görevinin damadına verilmesini sağlar. Küçük ve ücra bir yerleşim yeri olan Güney’de Alaşehir’deki yaşantısını bulamayan damadı, bu değişiklikten pişman
olduğunu Şair Eşref’e söyleyince, Şair Eşref: “Önceleri has öküzken döndün şimdi bir düveye / Alaşehir düzünden geldin leylek yuvası Güney’e…”diyerek, son pişmanlığın fayda vermeyeceğini belirtir.
Şair Eşref, Çal kaymakamı hastalanınca geçici olarak Çal kaymakamlığına vekâlet eder. Vazifesi esnasında bir kısım çıkar çevrelerinin bürokrasideki işbirlikçileriyle devlet malını yağmaladıklarını fark eder. Osmanlı İmparatorluğunun son günlerinde rüşvet ve iltimas hayli yaygınlaşmış; devlet çarkının işleyişinde bozulmalar, kontrol mekanizmasında da aksaklıklar görülmeye başlamıştır. Yetki sınırlamalarından dolayı duruma el koyamayan Şair Eşref, üst makama hitaben yazdığı sitayiş dolu şu manzum mektupla Çal’daki vaziyetin vahametini bildirir.
“Mülkiyeti beyt-ül mal, Çal efendi durma çal / Ya bu hale çare bul ya bu vazifeden al…
Şair Eşref’in Acıpayam’da kaymakamlık yaptığı günlerde, annesi, birkaç haftalığına ziyarete gelir. Dul olmasına rağmen hayat dolu ve bakımlı bir kadın olan annesini çarşıda gezerken gören esnaftan biri beğenir ve mal müdürü Necip Efendi’yi Şair Eşref’e görücülüğe gönderir. Bu tutumu densizlik olarak görüp hazmedemeyen ve bu duruma oldukça içerleyen Şair Eşref: “Hiç insaf kalmamış ben-i âdemde / Anamı da istediler Acıbadem’de…” diyerek tepkisini dile getirmiştir.
Yine Şair Eşref’in ilçenin hatta bölgenin en büyük hayvan pazarı olan ve çevre halkı tarafından da ‘Koca Pazar’ diye bilinen Karahöyük pazarına gitmesi sonucu gerçekleşen başka bir fıkra da şöyledir. Şair Eşref pazara geldiğinde gördüğü manzaradan oldukça etkilenir. Çünkü sağ tarafına baktığında yüzlerce sığır, sol tarafına baktığında binlerce koyun ve keçi, ön ve arka tarafında ise yine yüzlerce at ve merkep bulunması, Şair Eşref’i şaşırtmıştır. Bu etkilenme sonucu yanındakilere: ‘Amma da eşek varmış!’ diye söyleyince, bu sözden alınan havali sakinlerinden biri yutkunarak: ‘ En büyüğü de şimdi anırdı!’ diyerek, sözdeki dokundurmayı nükteli bir şekilde Şair Eşref’e iade eder.
Bir yandan çalışıp üretirken diğer yandan eğlenmeyi unutmayan Türk halkı, ince zekasının ürünü olan mizah yüklü fıkralarını halk kültürüne kazandırmıştır. Fıkralardan ibret alarak geleceğe umutla uzanmanın zeminini oluşturmak ve yarınlara gülümseyen bir yüzle bakmak dileğiyle…
GÜNDEM
30 Aralık 2024GÜNDEM
30 Aralık 2024ÇEVRE
30 Aralık 2024EKONOMİ
30 Aralık 2024GÜNDEM
30 Aralık 2024GENEL
30 Aralık 2024GÜNDEM
30 Aralık 2024GENEL
30 Aralık 2024YAZARLAR
30 Aralık 2024ÇEVRE
30 Aralık 2024Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.