Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla “el-Müslimûne ümmetün vâhıdetün / el-Küfrü milletün vahıdetün” Yeryüzünde fil asıl iki millet vardır; biri İslâm milleti, öbürü de küfür milletidir. İslâm’ın dışındaki diğer bütün kavimler / topluluklar / cemiyetler küfür cephesine dâhildir. Avamıyla, havâssıyla, ehassu havâsıyla bütün mü’minler de İslâm milletinden / İslâm ümmetindendirler. Bu tasnife Ehl-i Sünnet’in tamamı ile Ehl-i dalâl ve bid’a’nın -az da olsa- küfre düşmemiş kesimleri dâhildir. İslâm Hak dindir, Müslümanın imanı da vahye dayanır. Küfür milletinin / cephesinin dayanağı ise kendilerine ilah edindikleri heva ve hevesleri ile onun kaynağı olan nefs-i emmâre ve şeytan-ı aleyhillânenin istekleridir. Nitekim ayet-i celilede buyurlumuştur. ki: “Gördün mü o hevâsını (ve hevesinikötü duygularını) ilah edinen kimseyi? Artık ona sen mi vekîl olacaksın!” [Furqân suresi, 43] Müslüman olan bir insan için kendi düzen/sistem, cemiyet ve milletinin dışında İslâmca, hatta insanca yaşama hakkı zordur, hatta neredeyse yok gibidir. Çünkü küfür toplumunun / cephesinin tamamı tek millettir. Küfür güruhu bir reziller, alçaklar ve zillet güruhudur. Bu grupta yer alanlar, Allah ve Rasûlüne isyan eden / başkaldıran âsilerdir. Bu âlemde Rasûlullah’ın (s.a.v.) Allahu Teâla’dan getirip haber verdiği ilahî ahkâmı reddedenlerden daha zalim, daha âdî, daha pespaye ve rezil birileri yoktur. Yeryüzünde en büyük zulüm, Cenab-ı Hakk’ın inzal buyurduğu hükümleri red ve inkâr etmektir. İşte, İslâm’dan başka hak din, geçerli nizam olmadığından onun karşısında yer alan sistemlerin ve mensuplarının tamamı tek millet kategorisine dâhildirler. Âlemlerin Rabbi olan Mevlâ-yi zû’l-Celal ve’lKemâl hazretleri, değişmez hayat rehberimiz olun Kur’an-ı Hakîm’inde şöyle buyuruyor: “Ey iman edenler! Yahûdilerle Hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar biribirlerinin dostlarıdır. İçinizden kim onları dost edinirse, o da onlardandır. Allah zâlimleri hidâyete erdirmez.” [Mâide suresi, 51] Burada mü’minler, Yahûdi ve Hıristiyanların ebedi düşmanları oldukları hususunda uyarılmışlardır. Bu ayet-i kerimenin tefsirinde Nesefî (r.aleyh) diyor ki: “Küfrün tek millet olduğuna Kur’an-ı Kerim’den bu ayet-i celile delâlet etmektedir. Yani küfrün tek millet olduğunun delili bu ayettir.” [Bk. Ebu’l-Berekât en-Nesefî (v.710/1310), Tefsîru’n-Nesefî, İstanbul, 1984, 1, 286] Cemil Meriç’in o enfes ifadesiyle, “Kıyasıya bir savaştı bu; haç’la Hilâl’in, Batı’yla Doğu’nun, İman’la inkâr’ın savaşı…” Evet, küfür bir millettir, küfür milleti tektir. Sakın ola onları hakiki dostlar edinmeyin.
Başta İmam-ı Azam Ebû Hanife hazretleri olmak üzere, İmam Şâfiî, Ebû Dâvud, Ahmed bin Hanbel (rahımehumullah) hazeratının da içinde bulunduğu bir grup ulemâ; Bakara sûresi, 120. âyet-i kerimeye dayanarak küfrün tek bir millet olduğunu söylemişlerdir. Çünkü Allahu Teâla bu ayet-i celilede buyuruyor ki: “Sen onların milletlerine tâbi olmadıkça Yahudiler de Hıristiyanlar da senden asla hoşnut olmazlar. (Rasûlüm) De ki: ‘Allah’ın hidâyet (yolu olan İslâm yok mu? İşte) doğru yolun ta kendisi odur.’ Andolsun / Şânım hakkı için, sana vahiyle gelen bu kadar ilimden sonra, faraza onların arzularına uyacak olsan, Allah’tan sana ne bir dost, ne de bir yardımcı bulunur.” [Baqara suresi, 120] Görüldüğü üzere Cenab-ı Mevlâ ayet-i kerimede, “Onların milletine (dinine)” diye buyurarak, Hıristiyan ve Yahûdiler iki ayrı inanca sahip ve mensup oldukları halde, “millet” kelimesini tesniye değil müfred (tekil) olarak zikretmiştir. Zikri geçen bu âlimler, ayrıca Allahu Teâla’nın Habîbine, “Sizin dininiz size; benim dinim bana (de)” [Kâfirûn suresi, 6] fermânını… Rasûl-i Ekrem Efendimizin, “İki ayrı millete mensup kimseler arasında mirasçılık olmaz” [Ebû Dâvud, Sünen, Ferâiz 10; Tirmizî, Sünen, Ferâiz 16; İbn Mâce, Sünen, Ferâiz 6; Ahmed bin Hanbel, Müsned, 2,187] hadis-i şerifini de delil gösterirler. Yani burada iki ayrı milletten kasıt, İslâm ve küfürdür. Bunun delili ise Rasûlullah Efendimiz’in, “Müslüman, kâfire mirasçı olmaz.” [Buhârî, Sahih, Ferâiz 26; Müslim, Sahih, Ferâiz1; Ebû Dâvud, Sünen, Ferâiz 10; Tirmizî, Sünen, Ferâiz 15] mealindeki bir başka hadis-i şerifleridir. İmam Mâlik (rh.) ve kendisinden gelen bir başka rivâyette Ahmed bin Hanbel (rh.) ise, küfrün (tek değil), ayrı ve farklı milletler olduğu görüşündedir. Buna göre Yahûdi Hıristiyana mirasçı olamadığı gibi, Yahûdi ve Hıristiyan da Mecûsiye mirasçı olmaz. Onlar bu görüşlerine Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.), yukarıda zikrettiğimiz “İki ayrı millete mensup kimseler arasında mirasçılık olmaz” hadisinin zâhirini delil alırlar. İbn Kesir (r.aleyh) tefsirinde şöyle diyor: “Küfrün tek millet olduğu hususunda; Hanefî, Şâfiî ve Hanbelîler (rahmetullahi aleyhim ecmaîn) birleşmişlerdir.” [et-Tefsîru’l-Kur’ani’l-Aziym, Beyrut, 1969, 1, 163] Görüldüğü üzere, mezheb imamları -biri müstesna- küfrün tek millet olduğu hususunda ihtilaf değil, ittifak etmişlerdir. Millet kelimesinin cem’îsi (çoğulu) ‘milel’dir. Din tarihi alanında tartışılmaz otorite olan Şehristanî’nin (rh.) meşhur eserinin adı el-Milel ve’n-Nihal’dir.
GÜNDEM
25 Aralık 2024GÜNDEM
25 Aralık 2024ÇEVRE
25 Aralık 2024EKONOMİ
25 Aralık 2024GÜNDEM
25 Aralık 2024GENEL
25 Aralık 2024GÜNDEM
25 Aralık 2024GENEL
25 Aralık 2024YAZARLAR
25 Aralık 2024ÇEVRE
25 Aralık 2024Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.