“İnsanlardan öylesi de vardır ki, kendisini Allah’ın hoşnutluğunu kazanmaya adamıştır. Allah kullarına çok şefkatlidir. ” Bakara Sûresi 207 İnsanlardan öyle yiğitler var ki, onlar Allah’a canlarını ve mallarını kurban etmişlerdir. Onlar Allah’ın rızasını kazanmak, Allah’ın yeryüzünde koymuş olduğu düzeni korumak, Allah’ın sistemini tesis etmek ve bozguncuları yok etmek için canlarını seve seve veren yiğitlerdir. Onlar canlarını ve mallarını çekinmeden feda eden Allah’ın hoşnutluğunu kendi hoşnutluklarına, rahatlıklarına, menfaatlerine tercih etmiş, Allah’ın hatırını, rızasını her şeyden üstün tutmuşlardır. Onlar Allah’ın istediği gibi yaşamış, böylece kendilerini satın almışlar, yani ebedi olarak kendilerini cehennemden kurtarmışlardır. Onlar mallarında ve canlarında Allah’ı söz sahibi kabul etmişler, Allah’tan razı olmuşlardır. Yani Allah’ın gönderdiklerine razı olmuşlar, ve iradelerini Allah’ın iradesine teslim etmişlerdir. Allah ile ticaret yapmış ve ticaretlerinde kâr etmiş kimselerdir. İşte o yiğitlerden biri de Suheyb-i Rûmi(r.a). Öyle bir hayat ki bu dava uğrunda nasıl bedel ödenir, Allah ile nasıl ticaret yapılır, gerçek Peygamber sevgisi nasıl olur, ticarette nasıl kâr edilir? Bunu bize hayatıyla gösteren bir sahabe. Neden dört öncüden biri dedik Suheyb-i Rûmi için? Çünkü: Efendimizin(s.a.v) bir hadis-i şerifinde: “ Önde gidenler dört kişidir. Ben arapların ilk müslüman olanıyım, Suheyb Rumların ilki, Selman Farsların ilki, Bilal Habeşlilerin ilki.” Buyruğundan dolayı bu başlığı verdik. Suheyb-i Rûmi Kimdir? Nübüvetten 24 yıl önce Irak’ın Musul şehri yakınlarında Fırat veya Dicle Nehri kıyısındaki bir köyde doğdu. Nemir kabilesine mensuptur. Asıl adı Ümeyre’dir. Küçükken Rumlara esir düştü ve Rumlar kendisini arap kabilelerinden kelb kabilesine sattı. Satın alan arap kabilesi Suheyb kırmızı saçlı sakallı olduğundan ismini Suheyb olarak değiştirdi. Suheyb -kırmızıcık- demek. Babası Sinan b. Malik’tir. Babası veya amcası Basra’ya yakın Übülle valisiydi. Annesi Selmâ bint. Ka’îd Küçükken Rumlar’a esir düştüğü için arapçaya dili iyi dönmezdi. Yüzü ve teni çok kırmızı olan bir adamdı. Boyu ne uzun ne de kısaydı ama kısaya daha yakındı. Bedir, uhud, hendek başta olmak üzere bütün seferlere Hz.Peygamber (s.a.v) ile birlikte katıldı. Müslüman olduğunu açıklayan ilk 7 kişiden biri. Tüccar, iyi okçu misafirperver, takvalı, güzel ahlaklı, çok da şakacı bir sahabedir. Hicretten sonra Ümmü Seleme annemizin kız kardeşi, Rayta bint Ebi Ümeyye ile evlenmiş Efendimiz(s.a.v) ile bacanak olmuştur. Habib, Hamza, Sad, Salih, Sayfi, Abbad, Osman, Muhammed adlarında 8 tane oğlu olmuştur. 30 Tane hadis rivayet etmiştir. Aynılarını çıkartırsak 27 tane hadis rivayet etmiştir. Bunlardan üçünü İmam Müslim sahihine almıştır. Rivayet ettiği hadisler Kutubu sittede de yer almış. Allah Rasulü’nün (s.a.v) hicretten sonra ev hediye ettiği iki kişiden biridir. Diğeri ise Erkam b. Ebil Erkam. İki amcası, kız kardeşi ve bir de hz. Osman’ın kölesi olan amcasının oğlu Hurman b. Elman dışında Mekkede kimsesi yoktu. Şevval 38’de (Mart 659) Medine’de vefat etti. Cenaze namazını Sa’d b. Ebi Vakkas kıldırdı. Bakî mezarlığına defnedildi. İslam Öncesi Hayatı İslam tarihi kaynaklarında Suheyb b. Sinan, halk arasında ise Suheyb-i Rûmi olarak bilinen Suheyb (r.a) nübüvetten 24 yıl önce Irak’ın Musul şehrinde Fırat veya Dicle kıyılarında bir köyde doğdu. Nemir kabilesine mensuptur. Çok küçük yaşlardayken Rumların o bölgeye yaptıkları saldırıda esir edildi. Rum kültürüyle büyüyen Suheyb-i Rûmi(r.a) gençlik çağında arap kabilelerinden Kelb kabilesi tüccarlarına satıldı. Kelb kabilesi, Suheyb-i Rûmiyi Mekke’ye götürdü. Burada Hz. Ebubekir’in babasının amcasının oğlu, aynı zamanda hılfu’l fudûla ev sahipliği yapmış olan Abdullah b. Cud’ân et-Teymî onu satın aldı. Tüccar olan Abdullah b. Cüd’an, Suheyb-i Rûmi’de ki ticari zekayı fark edip onu kölelikten azad etti. Daha sonra ise onu kendi ticaretine ortak yaptı. Allah Resulü ile nübüvetten önce tanışmış ve arkadaşlık etmişler. Zaman zaman da Allah Rasûlü ile sohbetleri olmuştur. İslam ile Şereflenmesi Hz. Peygamberin(s.a.v) özel davet yıllarında, özel davetler yapıyordu. Yani işin başlangıcı olduğu için yük olacak olanları değil, yük alacak adamları davet ediyor, aynı zamanda toplumda etkili olan kişileri seçiyordu. Her kabile ile ayrı ayrı ilgileneceğine her kabileden birini kazanıp onun kendi kabilesi içerisinde davet çalışması yapmasını sağlıyordu. Benî Teym’den Hz. Ebubekir, benî Ümeyye’den Hz. Osman, benî Hâris’ten Ebû Ubeyde b. Cerrah, benî Zühre’den Abdurrahman b. Avf, benî Adî’den Sâid b. Zeyd… gibi. Daha nübüvvetin ilk günlerindeyken Efendimiz’in(s.a.v) peygamberliği Mekke sokaklarında ki tek gündem olmuştu. O günlerde henüz 24 yaşında bir genç olan Suheyb-i Rûmi(r.a) sağdan soldan duyduğu sözler ile değil bilakis bizzat olayı sahibinden duymak ister. Ancak burada bir şeye dikkat çekmek isterim. Suheyb-i Rûmi toplumun dediği doğrudur, toplum öyle diyorsa öyledir, bu kadar kişi yanlış da bir Muhammed(a.s) mi doğru? Gibi söylemler asla söylemiyor, bizzat olayın sahibinden meseleyi dinlemek istiyor. Bugün maalesef birçok müslüman özellikle internetin yaygınlaşmasıyla sosyal medya da hemen bir haber görünce, bir hoca hakkında, bir gazeteci hakkında, bir siyasetçi hakkında veya bir fikir adamı hakkında hiç araştırmadan bizzat olayı yaşayan kişiden dinlemeden ön yargıyla yaklaşıyor
GÜNDEM
22 Aralık 2024GÜNDEM
22 Aralık 2024ÇEVRE
22 Aralık 2024EKONOMİ
22 Aralık 2024GÜNDEM
22 Aralık 2024GENEL
22 Aralık 2024GÜNDEM
22 Aralık 2024GENEL
22 Aralık 2024YAZARLAR
22 Aralık 2024ÇEVRE
22 Aralık 2024Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.