0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

 Mustafa Kemal Atatürk, 1896-1898 yılları arasında ilk askeri eğitimini Manastır Askeri İdadisi’nde almıştır. Okul, günümüzde “Manastır Müzesi” adıyla ziyarete açık. Müzede, Atatürk’e ayrılmış “Hatıra Odası” bulunuyor. Atatürk’le ilgili orjinal belgeler, askeri kıyafetler, eşyalar ve resimler sergileniyor. Ayrıca Bizans, 1.Dünya Savaşı, Balkan Savaşları gibi birçok döneme ait eserler de bulunuyor. Müzede, Türklerin de en çok ilgisini çeken bir belge var ki, Eleni Karinte’nin Atatürk’e yazdığı aşk mektubudur. Atatürk ile Rum asıllı Eleni Karinte arasında yaşanan aşkın kanıtıdır bu mektup. Bu aşkın yaşanıp yaşanmadığı tam olarak bilinmese de, Makedonyalı tarihçi ve yazarlar, gerçek bir aşkın yaşandığını belgelerle ispatlayarak, mektubun aslının başka arşivlerde olabileceğini söylerler.

Ayrıca filmini bile çekerler. Bu aşkın hikayesi de şöyledir; Atatürk, bir resmi geçit töreninde balkondaki Eleni’yi görür, göz göze gelirler. Tanışmaları Eleni’nin yaş gününde evlerinde düzenlenen kutlamada gerçekleşir. Eleni, Şirok Sokak’taki evinin balkonundan Atatürk’ü gözler, gizli gizli görüşürlermiş. Eleni, şehirde tanınmış bir iş adamının kızıdır. Babası, kızının bir Türkle görüşmesini istemez ve ayırır. Atatürk’le de o günden sonra bir daha görüşmezler. Bu aşk ne kadar kısa sürse de, Eleni’nin Atatürk’e olan aşkı hiç bitmemiş. Atatürk’e yazdığı mektuptan da anlaşıldığı gibi, şu dizeleri yazar mektubuna; “Çok seneler geçti. Ben halen her gün senden haber bekliyorum. Herhangi bir zamanda mektubumu alırsan, beni hatırla. Kağıttaki gözyaşlarımı görebileceksin. Yıllar ve olaylar geçiyor, seninle ilgili çok şeyler konuşuluyor. Mektubumu okurken, başka kadını seviyorsan, mektubumu yırt. Manastırlı Eleni Karinte, bir gün tanıdığı ve aşık olduğu adama bütün ömrünü harcamıştır. Benim seni sevdiğim kadar, o kadını o kadar çok seviyorsan, kendisine hiçbir şey söyleme, senin kadar mutlu olmasını diliyorum. Fakat balkondaki kızı hatırlıyorsan ve başkasını sevmiyorsan, seni beklediğimi ve ömrüm boyunca bekleyeceğimi bilmeni istiyorum….” diye devam eder gider mektup. Aslında müzeye gelen ziyaretçilere bu mektuptan dağıtırlarmış ama bize tesadüf etmedi. Biz bu hikayeyi duyar duymaz, hemen fotoğraf çekimi için, Şirok Sokak’taki Eleni’nin evinin balkonunun altına gitmek oldu. Bu şehre gelen Türk turistlerin uğramadan geçmedikleri bir yer de, Elveda Rumeli dizisinin çekildiği sokaktır. Dizinin çarşı sahneleri, merkezdeki bu sokakta çekilmiş. Sütçü Ramiz’in sütünü sattığı, kasap Cabbar’ın, terzi Hasan’ın, çalıştığı dükkanlar ve o sevimli sokak halen dizideki gibi duruyor. Dizinin bazı bölümleri de köylerinde çekilmiş. Manastır, Kuzey Makedonya’da yer alır ve ülkenin Üsküp’ten sonra ikinci büyük şehridir. 1.Murad döneminde 1382 yılında Timurtaş Bey tarafından Osmanlı topraklarına dahil edilmiş.

1912 yılında da Balkan Savaşları’nda kaybedilmiştir. Osmanlı’dan sonra Manastır ismi “Bitola” olarak kullanılmaya başlanmış. Uluslararası ismi, günümüzde Bitola’dır. Bu sebeple, bu şehirde, Osmanlı’dan kalma birçok tarihi yapıları görmeniz mümkün. İshâk Çelebi (İshâkiye) Cami, Kadı Mahmud Efendi (Yeni) Cami, Manastır Bedesteni, Manastır Saat Kulesi bunlardandır. Manastır Saat Kulesi’nin tepesine sonradan haç koyulmuş. Şehrin en önemli ve kalabalık caddesi Şirok Caddesi. Biz bu caddeyi çok sevmiştik. Buradaki kafelerden birine oturup, meşhur triliçe tatlısının tadına bakmayı ihmal etmemiştik. Şehirdeki görülmesi gereken yerlerin çoğunu yürüyerek görebiliyorsunuz…                                                                               Bol gezili günleriniz olsun