Hüsamettin Tat

Hüsamettin Tat

03 Haziran 2024 Pazartesi

HOŞ GELDİN KÜÇÜK ADAM

0

BEĞENDİM

ABONE OL

Bu günlerde çok yoğun duygular içindeyim. İnsanın bir torununun olması ne kadar güzel. Daha kucağıma almadım ama onu seyretmenin hazzı bir başka oluyormuş.

Dede olan akrabalarımdan, yakın arkadaşlarımdan duyardım hep torun sevgisinin bambaşka olduğunu. Evlat sevgisinin üzerine çıktığını.

Ben oldum olası küçük çocukları çok severim. Akrabaların, komşuların çocuklarına takılırım onlara, belki isimlerini bilmem ama kimi paşadır, kimi ise prenses onlara hep öyle hitap ederim. Hele bir de konuşmayı yeni yeni sökmüş peltek peltek konuşmaları, benim onlarla aynı dilde konuşmamız beni çok mutlu eder. Onlarla, onlar gibi konuşmaktan mutlu olurum.

Bir erkek torunum oldu Mayısın 30’unda, Rüzgâr Ege’miz oldu. Senin sağlıklı, sıhhatli büyüyüp peltek, peltek konuşmanı sen büyüyünceye kadar sabırsızlıkla bekleyeceğiz. Senin her adımını, her hareketini gözlemleyip güleceğiz, eğleneceğiz.

Sen farkına varmadan bu hareketlerinle zaman olacak üzüntülerimizi neşeye çevireceksin, zaman olacak yorgunluğumuzu gidereceksin kim bilir?

Şimdi düşünüyorum da 1983 yılında memur olarak geldiğim Denizli’ye bir balyaya sarılmış bir kat yatakla geldim. Ben Denizli’yi bilmezken Denizlili oldum. Evlendim, mutlu bir yuvamız, evlerimiz, arabalarımız, pırlanta gibi iki tane çocuklarımız oldu. Hayat mücadelesi, evlatların büyümesi, okul hayatları, işe atılmaları, kızımın yuvasını kurması şöyle geriye dönüp bir baktığımda 41 yıl 41 gün gibi gelmiş ve geçmiş.

Bize iyi geldin Rüzgâr Ege. Senin sayende yeniden başa döndük. Çocuk ağlama sesine, çocuk yetiştirmesine, çocuk sevgisinin torun sevgisine dönüşmesine katkı sağladın.

Kimin torunu olduysa, torun sevgisinin başka olduğunu duyardım hep, çok yeni olmasına rağmen onun sevgisinin bir başka olduğunu anlamaya başladım.

Rabbim herkese torun sevgisi, evlat sevgisi tattırsın inşallah. Herkese evlatlarıyla torunlarıyla sağlıklı sevgi dolu günler diliyorum.

Tekrar diyorum ki Hoş geldin küçük adam, hoş geldin Rüzgâr Ege.

Devamını Oku

ARI GÜNÜ

ARI GÜNÜ
0

BEĞENDİM

ABONE OL

20 Mayıs Dünya arı günü olarak kutlanılmaktadır. Dünya arı günü, Arıcılığın öncüsü Anton Jonsa’nın doğum günü olan 20 Mayıs’ta kutlanılan bir anma günü.

Uluslararası düzeyde kutlanılan bu günün amacı ekosistem için arıların ve diğer tozlayıcıların rolünü kabul etmektir. Arılar, çiçeklere polenleri dağıtarak, bitkilerin, ağaçların meyve vermesine, tohumlarını dağıtmasına olanak sağlarlar. Arıların hayattaki bu önemli görevi ise bizim için hayati olan oksijen döngüsünü devam ettirir. Kısaca söylemek gerekirse, dünyadaki yaşamın büyük bir kısmı arıların görevlerini yapmalarına bağlıdır.

İnsanlık için arılar çok önemlidir. “Einstein, eğer arılar yeryüzünden kaybolursa insanın sadece dört yıl ömrü kalır. Arı olmazsa döllenme, bitki, hayvan ve insan olmaz.” demiştir. Arılar 130 bin bitki türünün çoğalmasını sağlamakla kalmıyor aynı zamanda insanoğlunun da çok önemli gereksinmelerini karşılıyor.

Türkiye de arıcılık denince akla hemen bal gelmektedir. Ancak balmumu, arısütü, polen, propolis, apiralnil insan yaşamı ve sağlığı açısından çok önemli olan arı ürünlerinde bulunmaktadır. Arılar bal yapmak için çiçekleri tek tek gezerken arılar da başta bir çift duyarga bulunmaktadır. Bunlar koku, tat ve dokunma hissetme duygularını sağlalar. Duygular içerisinde bulunan sinir uçları sayesinde duygularına ek olarak rüzgâr hızını ve hava sıcaklığını da algılayabilmektedirler. Arıların duyguları o kadar hassastır ki iki kilometre mesafeden balın kokusunu alırlar.

Arılar sadece bal yiyerek yaşamlarını sürdürebilirler. Ancak kolonide yavru yetiştirme bilmesi ve petek gözlerinden çıkan genç arıların gelişmelerini tamamlayabilmeleri için mutlaka polene ihtiyaçları vardır. Polen arıların protein, vitamin, yağ ve mineral madde ihtiyaçlarını karşılayan doğal bir besin maddesidir. 20 Mayıs Arılar gününüz kutlu osun.

Devamını Oku

ANNELER GÜNÜ

0

BEĞENDİM

ABONE OL

Dün 12 Mayıs Anneler günüydü. Aslında bir güne sığmayacak kadar değerli olan annelerimizin sevgisini bir güne sığdırarak kutluyoruz.

1860 yılında Jarvis, Annelerin uzlaşmayı teşvik amacıyla, eski birlik ve konfederasyon askerleriyle bir araya geldiği  “Anneler dostluk günü ”nü organize etti.

Resmi anneler günü tatili 1900’lerde Ann Reeves’in kızı Anna Jarvis’in çabaları sonucunda ortaya çıktı.

Türkiye de ilk Anneler günü 9 Mayıs 1955’de başladı. O günden bu yana bizlerde Anneler gününü her yıl Mayıs ayının 2. Pazar günü olarak kutlamaktayız.

Bende 1981 yılında askerde yazdığım bir şiirle Rahmetli Annemin, Annelerin, Anne adaylarının anneler gününü kutluyorum. Ahirete intikal eden Annelerimize Allahtan rahmet, hayatta olan annelerimize de sağlık, mutluluk ve başarılar diliyorum.

Yaban Ellerden Anama

Acı bir rüzgâr eser,

Dağlardan, ovalardan

Yaban ellerde.

Hasret kurutur kanımı,

Ben senin yanık tenini,

Nasırlı ellerini,

Damla, damla akan terini

Özledim ana, yaban ellerde hasretim sana.

Doğa kokan kokuna,

Uykularım bölünür her gece,

Boğazıma düğümlenir tıkanır, yumruk, yumruk

Temmuz güneşinde çalışıp,

Çatlamış kuru dudaklarım

Bir damla suya hasretim ana.

Köyümün toprağını özledim,

Çalışan anaları, umutsuz verileri,

Çabalayan elleri özledim ana,

Hasretim sana

Doğa kokan kokuna hasretim,

Hasretim yufka ekmeğine, bulgur pilavına,

Tarhana çorbasına,

Elinle demlediğin çayına

Hasretim anama.

Devamını Oku

DENİZLİ İÇİN

0

BEĞENDİM

ABONE OL

Âşıklar, Ozanlar Türkü söyler. Şairler şiirleriyle dile getirir bulundukları şehirleri. Denizli içinde türküler vardır, dalga dalga yayılır memleketin her köşesinde, dağlarında, ovalarında, sevenlerin sevdalıların ağzında.

Şiirler söyler şairler Denizli için. Antolojilerde toplanır, şiir kitaplarının sayfalarında yer alır. Zaman zaman şairlerin etkinliklerinde sahnelerde dile gelir. Şairler yaşadığımız kent için, Denizli için söylerler şiirlerini.

Bu köşemde bu hafta Denizli için yazılmış, üç şairden üç şiiri siz değerli okurlarımla paylaşmak istedim.

İlk şiir 29.09.1999 tarihinde yazdığım Denizli isimli şiir. (Sarıydı Dünyanın Yarısı-2003)

“ Sana geldim Denizli

Senin kollarına atıldım

Hayat yollarında adım adım

Yıllardır dönen çarkında

Hayli zaman geçti Denizli

Sokaklarını aşındırdım

Bazen tek, bazen kalabalığına katıldım

Müthişsin Denizli

Kimleri konuk etmiyorsun bağrında

Senin sokakların adım adım

Büyükşehir ol Denizli

Ben bunu senin kollarında aradım.”

Denizli Lisesinde öğretmenlik yapmış Şair Tolga demiş ki Denizli için;

“Söğütler dereler, iğneli bağlar

Yaban orman olur girilmeyince

İncilipınar’ın suyumu çağlar

Seninle varılıp serilmeyince..

         …

Islanmaz kanadı yağmurdan kıştan

Taşı pamuktandır, pamuğu taştan

Geç Babadağ’ından, İlyas dağına

Gönül gökten göz at Cennet bağına

Öteki dünya da kalmasın gizli

Şehirler içinde inci Denizli”

Bedri Rahmi Eyüpoğlu’nun hassas ruhu Denizli pazarına takılı kalmış.

“Al gözüm seyreyle Denizli pazarını

Bursa’da, Gönen’de, Çorum’da

Artvin’de görmedim benzerini

Pazar dediğin böyle kurulur

Şehrin ortasında allı pullu

Akla hayale gelmeyen şeyler koyun koyuna

Dünümüz, bugünümüz, yarınımız

Kırmızıbiberinden tut, Kırmızıbiberine kadar

Çalısı, çırpısı, bakracı balıyla

Devamını Oku

OYMAPINAR BARAJI

OYMAPINAR BARAJI
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Antalya, Manavgat Kent Müzesini gezip, belirli bilgiler aldıktan sonra gezi otobüsümüze binerek Oymapınar Barajına doğru yola çıktık.

Bahçe ve yeşillikler arasından ve bazı köylerden geçerek, Oymapınar Barajına doğru yol aldık. Belirli bir yerden sonra yolumuz yokuşa ve çok kıvrımlı uçurumlu bölgelerden geçerek Oymapınar Barajına ulaştık. Oymapınar Barajı dağların arkasında, Manavgat ırmağı üzerinde kurulan iki barajdan daha kuzeyde konumlanması olan Oymapınar Barajı, Manavgat İlçesine 18 km mesafede yer alıyor. Seydişehir aleminyum fabrikasının elektrik ihtiyacını karşılamak amacıyla kurulan baraj, 1984 yılından bu yana faaliyet gösteriyor.

Beton kemer tipi olan baraj, 575.000 m3  gövde hacmi, 360 metre uzunlugu ve 185 metre yüksekliği ile Türkiyenin en büyük barajlarından biri sayılıyor. Dar bir vadide kurulan baraj, son derece heybetli ve etkileyici görünümüyle, bir mühendislik harikası olarak nitelendiriliyor.

Manavgat tarafından gidildiğinde, tüm görkemiyle ziyaretçilerini karşılayan barajın sağ tarafından, baraj gölüne ulaşılıyor. Daha yukarıda ise dağa oyulan bir tünel mevcut. Tünel çıkışında baraj gölünü ve gövdesini, seyredebileceğiniz seyir terası bulunuyor. Burada zümrüt yeşiline çalan suyu ve tüm cömertliği ile bir görünüm oluşmaktadır.

180 Metrelik bir uçurumun dibinde, dik kayaların ve dar bir vadinin içinde derinliği 100 metreyi bulan baraj gölü, heyecan verici görüntüsü ile her yıl binlerce ziyaretçiyi ağırlıyor. Oymapınar Baraj Gölü’nde, gezi tekneleriyle, yeşil kanyon turları düzenlenmekte. Yeşilliklerle çevrili, oldukça sakin, huzurlu bir atmosfere sahip kanyonda, gölün berrak sularını ve Toros Dağlarının muhteşem doğal güzelliklerini, göl manzarası eşliğinde keşfederken, çeşitli balıkları ve çevrede yaşayan canlıları görmek mümkün. Özellikle turizm sezonunda doğa tutkunlarını ağırlayan barajın ortasında, dünyanın en uzun yer altı nehri olan Dumanlı kaynağı da bulunuyor.

Turizm potansiyeli oldukça yüksek olan bölgede ayrıca jeomorfoloji, botanik ornitoloji, dağ bisikleti, jeep safari, ağro turizm ve su sporları turizmi gibi farklı alanlarda turizm faaliyetleri yapıldığında gözlenilmekte.

Daha doğrusu Manavgat’da gezilecek ve görülecek yerlerden birisi de Oymapınar Barajı.

Devamını Oku

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.