28 Mart 2023 Salı
Bir kış gecesi kahvehaneden evine dönmekte olan bakırcı esnafı Bayram Efendi, kapı komşusu Molla Bekir Ağa’yı duvar içine yerleştirilmiş pencere boşluğuna oturmuş bir halde titrek mum ışığında kitap okurken görür. Vakit gece yarısıdır ve hava oldukça soğuktur.
Gördüğü manzaranın şokuyla evine giren Bayram Efendi, sabahleyin bunun sebebini öğrenmeye çalışır. Evinden çıkmakta olan Molla Bekir’e: “Bekir Ağa, dün gece eve girerken pencere boşluğunda oturuyordun, hayırdır inşallah!’ der. Molla Bekir sabahki dersi için hazırlık yaptığını söyleyince, Bayram Efendi: ‘İyi de hocam, koskoca evde bu soğukta pencere boşluğundan başka bir yer bulamadın mı?” diye itiraz eder. Molla Bekir, medresede dersleriyle uğraşmaktan evinin damını aktaramadığını ve bu yüzden evinde akıp damlamayan tek kuru yerin duvar içi pencere boşluğu olduğunu, kitap ve ders notlarının ıslanmaması için orada çalıştığını söyler.
Bu cevap karşısında daha çok şaşıran Bayram Efendi: “Tamam hocam tamam da sen yılların âlimisin. Bu mevsimde gece yarılarına kadar niye çalışır, kendine eziyet edersin? Senin ilmin talebeye yeter de artar.” diye söylenir. Molla Bekir, Bayram Efendi’ye şu cevabı verir: “İyi söylersin de sınıfta Sarı Hamdi diye dehşet bir öğrencimiz var, kerata öyle sorular soruyor ki gel de derse hazırlık yapma…”
Hocasının bilgi birikimini zorlayabilen talebeler ve öğrencisini daha iyi yetiştirebilmek için gecesini gündüzüne katarak hazırlanan öğretmenler şimdi niye yoklar? İşte cevaplanması gereken asıl soru bu…
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.