10 Nisan 2023 Pazartesi
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla Peygamberimiz (SAV) şöyle buyuruyor: “Oruçlu için iki ferahlık anı vardır. Biri iftar zamanıdır. Biri de Kıyamet günü Rabbinin huzuruna çıkıp oruç sayesinde mükâfata nail olduğu anıdır.” Oruçlu Müslüman’ın iftar sofrasının başındaki huzurunu ve o anda duyduğu ilahi neşeyi kelimelerle ifade edebilmek mümkün değildir. Orucunu tamam edip iftar saatinde sofrasının başında oturup Allah’ın: “Buyur kulum, benim için oruç tuttun, şimdi sana izin veriyorum, iftarını yap, orucunu aç.” emrini bekleyen bir Müslüman’ın duyduğu zevk ve neşeyi, sevinci anlatmak oldukça zordur. O an ancak oruç ibadetini yerine getiren Müslüman tarafından hissedilir ve yaşanır. O an, müminin Allah’a en yakın olduğu ve duasının makbul olacağı andır. Çünkü o anda Allah kulu ile kendisi arasındaki bütün perdeleri kaldıracak, Hz Musa (AS)’a bile vermediği nimetini oruçlu kuluna verecektir. Kul, iftar sofrasının başında, Allah’a yalvarıp, dua ve tazarruda bulunduğu zaman kabul edilecektir. Bir de kıyamet günü, burada tuttuğu oruç sayesinde Allah’ın huzuruna çıktığı andaki sevinci olacaktır. Mümin orucuyla Rabbinin huzuruna çıkacak ve Allah’a kavuşacaktır. Peygamberimiz (SAV) şöyle buyuruyor: “Oruç tut. Çünkü oruç misli olmayan bir ibadettir.” Bu özelliğinden dolayı oruca sarılmamız ve değerini takdir etmemiz menfaatimiz gereğidir. Ramazan her mümin için bir ganimet ve kazanç fırsatı olmalıdır. Ramazan günlerimizin ömür bahçesinden toplama bir kulluk demeti olacağını ve Allah’a yükseleceğini bilmeliyiz. Bu mübarek mevsimin baharına erdiniz, takva neşeleriyle bu gufran ve şükran mevsiminin tadını çıkarın. Organlarınızı kötülüklerden koruyun. Öfkeden şiddetle kaçının. Unutmayın ki, Ramazanın bir adı da sabır ayıdır. İyiliklere ve ibadetlere, hayırlara ve sadakalara hız verin. Oruçlarınızı Allah’ın rızasını ümit ederek tutun. İftar zamanı, ince bir vuslat demi ve ilahi mükâfat dakikalarıdır. Oruçlarınızı açarken bütün maneviyatınızı toplayın. Hayatınızda iman nuru nimetleriniz, Kur’an delil ve hüccetiniz, Oruç rahmet ve mağfiretiniz, Sahurlar feyiz ve bereketiniz, iftarlar da Allah’a kavuşma anınız olsun Şunu iyi bilmeliyiz ki oruç, kulların duyu organlarıyla değil, ancak Allah’ın sınırsız ilmiyle bilinebilen bir ibadet şeklidir. Ayrıca oruç tutan kimse Allah’a ibadet ettiğini bilir. O yüzden oruç, Allah ile kul arasında gizli kalan hususi bir ibadet şeklidir. İşte bu sebepledir ki Allah (CC): “Oruç benim için yapıla bir ibadettir. Onun mükâfatını da ben tayin edeceğim.” buyurarak orucu kendi zatına mal etmiştir. Bunun içindir ki Oruç kulu Allah’a yaklaştırır. İslam büyüklerinden biri diyor ki: “Allah’ın orucu kendine mal etmesinin sebebi şudur: Oruç, Allah’tan başka ortak kabul etmeyen bir ibadet şeklidir. Çünkü insanlık tarihi boyunca birçok kâfir güneşe ateşe ve putlara tapmıştır. Onlar için sadaka bile vermişlerdir. Fakat onlar için oruç tutmaya kalkışmamışlardır. Oruç sadece Allah için tutulmuştur. Allah’tan başkası için yapılmayan bir ibadet olunca, sırf Allah’ı hedef tutan hususi bir ibadet şekli oluyor ki, o yüzden Allah oruç için: “Oruç benim içindir, onun mükâfatını da ben tayin ve takdir edeceğim.” buyurmuştur. Allah bu sözleriyle: “Ben oruç tutan kuluma kefil olacağım. Fakat bu, kulun bunu hak etmesinden değil, benim ululuğumdandır.” demek istemektedir.” Ebu Hasen diyor ki: “Orucun mükâfatını ben tayin ve takdir edeceğim.” Cümlesinin manası; her ibadetin karşılığı cennettir. Orucun karşılığı ise kulumun cemalimi görmesi ve hiçbir aracı olmadan benimle konuşmasıdır.” Diğer ibadetlerde olduğu gibi oruçta gösteriş yoktur. Çünkü riya insanoğluna karşı yapılan bir harekettir. Oruç ise kalple ilgili bir ibadettir. Üstelik bütün ibadetler belirli bir takım hareketlerle yapılırken, oruç insanlardan gizli olarak sadece niyetle yapılır. Allah katında en sevgili ve makbul olan bir ibadettir. Yemek-içmekten uzak kalmak ve diğer şehevi istekleri yerine getirmekten sakınmak gibi hususiyetler, Rabbimizin sıfatlarındandır. Oruç tutan bir Müslüman ise oruç ibadetiyle Allah’a yaklaşırken O’nun seçkin sıfatıyla bezenmiş olur. Nitekim Peygamberimiz (SAV) şöyle buyurur: “Allah’ın ve Rasülullah’ın ahlakını kendinize ahlak edininiz.” Bütün ibadetlerin sevaplarından başkalarına yapılan zulüm ve haksızlıklar karşılığında sevaplar verilir. Fakat oruçta böyle değildir. Oruç tutan kimsenin sevabı sadece kendine aittir. Başkasına verilmez. O halde hem oruç tutalım, nefsimizi terbiye edelim, ahlakımızı güzelleştirelim. Hem de çocuklarımıza oruç tutturalım, onları küçük yaştan itibaren oruca ve ibadete alıştıralım. Onları da güzel ahlak sahibi Müslüman evladı olarak yetiştirelim. Allah CC selamı bereketi Rahmeti üzerinize olsun.