Nilüfer BEKCİ

Nilüfer BEKCİ

07 Ağustos 2024 Çarşamba

Yapacak-misiniz.docx

0

BEĞENDİM

ABONE OL

Yapacak-misiniz.docx

YAPACAK MISINIZ

YAPACAK MISINIZ
0

BEĞENDİM

ABONE OL

YAPACAK MISINIZ

Eve gelmişiz, arabayı park ediyoruz. Ben arka koltuğa bıraktıklarımı toparlarken garaj kapısını kapatmakta olan eşim “ Bak, misafirimiz var” diyor. Dönüp bakıyorum ve parmaklıkların arasından içeri uzanmış kapkara bir kafa görüyorum. İri kara gözler bana bakıyor. Gözlerimin ta içine. Kocaman, simsiyah ama göğsü ve karnı bembeyaz bir köpek bu.

Adını Rintintin koyduk hemen. Red Kit’in köpeği gibi ince uzun ve biraz da akıllı salak gibiydi çünkü. Bir ara sahiplenelim dedik, bahçeye aldık. Bütün gece ağladı, çözün beni diye. Çözdük, gene ağladı, özgür yaşamak istiyorum dedi. Bıraktık biz de. Ama hep bize ve bütün mahalleye sadıktı. Gelip geçenlerle şirinlik yapar, kötü olduğunu hissettiğine dişlerini gösterip hırlayarak kaçardı. Bir gün ekipler götürüp kısırlaştırdılar, aşılarını yaptılar, küpesini takıp saldılar sokağımıza. Bizim mahallede hayvanları öldürmezdi belediye.

Rintintin yıllarca mahallemizde bizlerle yaşadı, kimseye zarar vermedi. Birkaç yıl sonra bir komşu aldı bu sefer bahçesine, yaşlanmıştı artık, itiraz etmedi. Biz Rintintin demeye devam ettik, onlar Arap dediler, iki adını da benimsedi; hangisini duysa koştu kuyruğunu sallayarak. 

Bizi hiç unutmadı Rintintin Arap.  Yürüyüşe çıktığında bizi her gördüğünde yanımıza geldi, kafacığını bacaklarımıza sürttü, okşadık, sevdik, ıslak burnuyla öptü bizi. Tüyleri beyazladı sonra, dede olmuştu artık. Katarakt oldu gözleri, kanser oldu sonra ilaçlar, tedaviler, ameliyatlar… Olmadı, çok acı çekiyordu, vedalaştık; uyutuldu sonra. Ötenazi buna denir. Kimse katliamı yumuşatmaya kalkmasın, neyin ne olduğunu biliyoruz.

Koşu yolu dâhil bizim mahallede kısırlaştırılmamış ve aşısız bir tek kedi, bir tek köpek yoktur. Hepsi küpelidir bu arada. Belediye memnun, hayvancıklar memnun, mahalle sakinleri memnun. Eminizdir bir zarar gelmeyeceğinden kimseye, güveniriz onlara, severiz mahallece. Yavru bulursa kazara kenara atılmış( evdeki kedi, köpeğini doğurtup yavrularını sokağa atanlar çok çünkü) mahalleli götürür kısırlaştırır, aşılatır, bakar, büyütür ama evinde, ama bahçesinde. Daha kimseye saldıran, ısıran, korkutan olmadı. Kimse başıboş köpeklerden şikâyet etmedi. Kalp atışının değişiminden anlar köpekler kimin korktuğunu. Hırsızı da, uğursuzu da kötü niyetliyi de bilir onlar. Kendilerine zarar vermek isteyeni de anlarlar. Onlara saldırırlar eğer çaresiz kalırlarsa. Çok çok korkarsanız elinize bir değnek alın, yanaşmazlar. Olmadı mı? Yere eğilin, taş alıp fırlatıyor gibi yapın, kaçarlar. 

Ailece çok severiz hayvanları. Onlar da ister evcil olsun, ister sokak hayvanı; bizi severler; anlarlar, hissederler çünkü sevildiklerini. Onlara hiçbir yardımda bulunmasak da, bir parça kuru ekmek vermesek de yanlarından geçip gitsek de onları okşayan gözlerimizden anlarlar sevildiklerini, kalbimizin değişen ritminden bilirler, hissederler, kafanızdan geçen düşünceleri okur onlar. Belli mahalleleri, sınırları vardır onların. Biz o sınırdan çıkana kadar yanımız sıra yürürler, korurlar kendilerince. Sonra da yeni sınırlar içindeki arkadaşlarına emanet edip dönerler geriye.

Rintintin de yanıltmadı bizi. Duman da, Tomruk da, Altın da. Bunların hepsi evimizden mahallemizden geçmiş, hayatımıza dokunmuş sokak köpekleriydi. Çaputumuz vardı bir de. Bir dostumuzun oğlu. Sevimli mi sevimli bir Terier. Sevgilisi vardı Paspas.  Gördüğü yerde kucağıma atlardı.  Görmeden bile bilirdi yakınında olduğumuzu, zıplayıp havlamaya başlardı kapı açılana kadar. Hamile olduğumu anladığım gün, daha uzaktan dedim ki ”Çaputcuğum, kucağıma gelme, üzerime atlama. Bak burada bebek var”  Karşıma oturup gözlerime baktı, kuyruğunu sallaya sallaya. Doğuma kadar da kucağıma atlamadı. Çocuklarımızla oyunlar oynar, Bremen Mızıkacıları gibi üst üste pozlar verirlerdi. Bebeğime de hiç zarar vermedi, elinde büyüttü hatta abilik yaptı ona da.

Rintintin’i tanımayanlar, Red Kit izlemeyenler, Teksas Tommiks okumayanlar, masalla, şiirle büyümeyenler, karikatüre, resme, müziğe günah diyenler, kitaplara düşman olan, okumayı gereksiz bulanlar anlamazlar bunlardan. Doğayı, hayvanları, çiçeği, ağacı sevmeyi öğrenemezler. Bakmayın, insanı da sevmez onlar da dilim varmadı söylemeye. Pragmatiktir onlar. Faydaya, daha doğrusu paraya çevrilmiyorsa bir şey, gereksizdir, değersizdir; yok edilebilir Anlamayı değil, sevmemeyi, dışlamayı, yadsımayı tercih ederler korktuklarını. Güçlerinin yettiğini yok etmeye çalışır, kendilerini üstün hissederler bunu yapabildiklerinde.

Şimdi Rintintin Araplar olmayacak mı mahallemizde, esnafın dükkânı önünde uyuyan, gölgesinde serinleyip kışın serdiği battaniyenin üzerinde ısınan köpekler olmayacak mı? Köşe başlarında kaplara bırakılan mamaları, su dolu yoğurt kovalarını göremeyecek miyiz? Bunları görüp içimiz sevgiyle, minnetle dolup taşmayacak mı? Yalnız olmadığımızı görüp sevinemeyecek miyiz?  Bir köpeğin gözümüze bakıp kafasını bize uzatarak sevgi dilenmesini göremeyecek miyiz; yüreğimiz kabaramayacak mı artık?

Sokakların sahibi onlar. Biz değiliz. Mahallelerin simgesi, koruyucusu, maskotu onlar.  Onlar hiç olmayacak da sadece asık suratlar mı olacak artık o sokaklarda. Göz göze geldiğinde bir günaydın demeye bile zahmet etmeyen insanlar mı göreceğiz hep, sevgi dolu köpekler yerine. Oyun oynayıp çocuklaşacağımız arkadaşlarımızı elimizden alacak mısınız gerçekten? Gerçekten yapacak mısınız? Onarı yok edecek kadar kötü olacak mısınız? Bizlere bu kötülüğü yapacak mısınız? Gerçekten mi?

Siz onların yaratıcısı, dünyanın sahibi misiniz de ölmelerine karar veriyorsunuz? Oysa Allah’ın bize emaneti onlar. Gülmek, eğlenmek değil, cana zarar vermek, korunmasız, dilsiz, masum canları katletmek, kendini savunamayan acizlere idam fermanı günah olan. 

Yazlık sitemizde yılların Çoban Köpeği Paşa var. Sitenin simgesi, herkesin sevgilisi. Üç de kız kardeş vardı Kuyruksuz 1, Kuyruksuz 2, Kuyruksuz 3. Onlar öldüler, Paşa yalnız kaldı. Hazinemizdir o. Evde yalnız mı kaldınız, gelir, kapınızın önüne uzanır boylu boyunca, evin diğer sakinleri gelene kadar kıpırdamaz, bekler, korur sizi. Her evden ya bir parça kuru ekmek almıştır, ya biraz su, ya da yemek artığı, o kadar. Sabaha kadar dolaşır sokaklarda, evleri korur.

Her kapının önünde bir su, bir yemek kabı vardır bizim sitede, bilir misiniz? Artan yemekler kedi köpeğin hakkıdır çünkü bizim sitede. Gücü olanlar mama da bulundurur evinde, arabasında hatta çantasında, cebinde bile. Pet şişede su alıp elimizle içiririz çarşıda pazarda gördüğümüz hayvanlara. Ne kuduz olduk, ne parazit kaptık. Hikâye hepsi.

Paşa’yı alacak mısınız bizden? Kuyruksuzları, Garipleri, Arapları? Paşa’yı verecek mi size bizim sitenin gençleri? Öyle bakacaklar mı sanıyorsunuz o yakalanıp götürülürken, seyirci mi kalacak site sakinleri? Alacak mısınız Paşayı? Alacak mısınız Rintintinleri, gerçekten yapacak mısınız? Gerçekten mi? Kıyacak mısınız onlara? Gerçekten? Emin misiniz?

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.