BEN ANNEYİM
10 okunma

BEN ANNEYİM

Anne olmak, bir kadının hayatındaki en kutsal ve zorlu deneyimlerden biridir. Bu yazıda anneliğin içgüdüsel gücü, anne sevgisinin toplum üzerindeki etkisi ve annelerin, kadınların ve toplumların eğitimi üzerindeki rolü anlatılmaktadır. Her kadının bir anne olduğu vurgulanarak, anneler günü kutlanıyor.

ABONE OL
26/02/2025 03:55
BEN ANNEYİM
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Ben anneyim. Yıllar önce küçücük bir varlığı besledim karnımda. Onun küçük bir insana dönüşmesini izledim hayallerimde, dünyamıza gelmesini, hayatımızın orta yerine düşüvermesini dört gözle bekledim. Çok korktum doğamadan ölürse karnım boş kalırsa diye. Doğum odasından eli boş çıkarsam diye korktum sonra. Merak ettim görüp görmeyeceğini, duyup duymayacağını. Cinsiyeti önemli değildi. Yeter ki sağlıklı olsundu. Dokuz ay boyunca yediğim içtiğim onunla ortak oldu. Rüyalarıma girdi. Hem korkularımın hem sevincimin, mutluluğumun başkahramanıydı.

Çok sancılar çektim onu dünyaya getirirken. Çok gayret ettim. Bağırdım, ağladım, utandım. Ama dünyanın o en güzel sesini duyduğum anda hepsini unutuverdim birdenbire.  Öyle güzel bir duyguydu ki bu, nasıl tarif etsem bilemiyorum. Dünyadaki hiçbir şey bu mutluluğu yaşatamaz insana. Bütün çektiklerinizi bir anda unutup tekrar tekrar yaşamak istiyorsunuz bu güzel duyguyu. Bir düşünün, hiç yokken bir anda beliriyor bir can ve birdenbire hayatınızın her şeyi oluyor. Artık onun için yaşıyor, onun için nefes alıyorsunuz. Kendinizi unutuyorsunuz bir anda. Artık her şey, bütün çabanız, kazancınız onun için. Biliyorsunuz ki artık sizden önemli biri var bu dünyada. Canınızdan önemli. O küçük varlık hem size muhtaç hem de hayatınızın patronu artık.

Ben de birinin yavrusuyum aslında. Çok ama çok severim annemi. Ama onu anlayamadığım, ona kızdığım zamanlar oldu. Çocuklarım olduğunda ve onlar büyüdükçe hak verdim ona her yaşadığımız olayda bir kere daha.

Oğullarım oldu. Sonra kızım. Asker konvoyları geçerken ağladım hep. Sanki yıllar bir anda akıp gitmişti ve benim çocuklarımdı o arabaların içindekiler. Düğünlerde, kına gecelerinde de ağladım. O gün geldiğinde nasıl gönderecektim biricik kızımı başka kollara.

Öyle bir meslektir ki annelik, ne okulu vardır, ne eğitimi. Her doğuran da anne olamaz hani. Kanımca anne olunmaz, anne doğulur. Öyle bir güdüdür. Sıkılamazsınız. İstifa edemez, izine ayrılamazsınız. Mola veremezsiniz. Anne oldunuz mu bir kere, ömür boyu yedi gün, yirmi dört saat annesinizdir.

Hatalar yaparsınız tabii ki. İnsansınız neticede. Ama hep mükemmel anne olmayı istersiniz. Onlara her şeyin en iyisini vermek için çabalarsınız. Üzüntüleri gözyaşınızdır, sevinçleri mutluluğunuzdur. Birden fazla çocuğunuz varsa hepsi için ayrı atar kalbiniz. Nasıl bir ağaç gövdesinden uzanan her dalına her yaprağına eşit su veriyorsa siz de yavrularınızın her birini diğerleriyle eşit seversiniz. Ayırmazsınız, ayıramazsınız.

Ve hep korkarsınız. Ya üzülürlerse, ya başlarına bir şey gelirse, ya onlardan fazla yaşarsam?

Sadece biyolojik anneler değil, doğurmadan anne olanlar, annelik yapanlar, manevi anneler de, kendini anne hissedenler de böyledir. İster teyze, hala, yenge, abla olsun, ister edinilmiş bir evladın annesi olsun, ister komşu teyze olsun hepsi böyledir. Çünkü annelik kadının genlerinde, yazılımında vardır. Bir içgüdüdür. Doğuştan getirdiği en kutsal, en yüce özelliği ve duygusudur. Kadına bahşedilmiş çok büyük bir hediyedir.

Dünyadaki en zor, ama en güzel, en kutsal, en yapılası iştir annelik. En ama en önemli iştir üstelik. Çünkü sadece kendi çocuğunun fiziksel ve ruhsal ihtiyaçlarını karşılamaz, toplumu da şekillendirir anneler. Evet, bir ülkede anneler nasılsa o toplum da öyledir. Örfleri, adetleri, gelenekleri sürdüren annelerdir. Kızları da erkekleri de eğiten, karakterlerini geliştiren gene annelerdir. Anne birebir muhataptır çocuklarıyla. Eğer annelerinin kendini ezdirdiğini, boyun eğmeyi görürse kızlar, boyun eğmeyi öğrenirler. Anneler oğullarına kadına saygıyı, değer vermeyi öğretirse o toplumda kadınlar yükselir. Anneler ilerlemek isterse ülke gelişir, yerinde saymak isterlerse ülke de olduğu gibi kalır hatta geriye gider. İşte bu nedenle çok ama çok önemlidir kızların eğitimi. Bu nedenle bir toplumu geri bırakmak isterseniz kızlarını okutmazsınız. Kadınları eve kapatırsınız, iş hayatından uzak tutar, hiçbir şekilde öne çıkmalarına izin vermezsiniz.

Hani bir ülkede kadınları saf dışı bırakmanın ülkenin yarısını saf dışı bırakmak olduğu söylenir ya, yanlıştır. Kadınlar saf dışı kalırsa bütün ülke saf dışı kalır. Kurumuş bir ağaç gibi bomboş kalır. Bir bakın şöyle, kafanızdan hızlıca geçirin, kadınlarını geride bırakan, onlara önem vermeyen ülkeler şu anda ne durumdalar, kadını yücelten, başköşeye koyan toplumlar ne durumdalar, ne demek istediğimi anlayacaksınız.  

Son paragraflarda hep anneler değil, kadınlar dedim hep. Şaşırdığımdan değil, bilerek. Çünkü her kadın annedir.

Bütün annelerin ve anne hissedenlerin anneler günü kutlu olsun.


En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.





HIZLI YORUM YAP