Geçen hafta çalışan kadınlarımızın içinde bulunduğu durumun zorluklarına değinmiş,”bu işte bir yanlışlık var” demiştim. Gelen geri dönüşlerde bu durumda ne yapılabileceği, çözümün ne olabileceği soruluyordu. Ben de naçizane görüşlerimi sizlerle paylaşmak istedim.
Bence, öncelikle yemek ve ev işlerinin birinci derecede kadının sorumluluğu olduğu görüşünden vazgeçilmeli. Bu işler, eşler tarafından eşit şekilde paylaşılmalı ama bunu yaparken erkekler kadına lütufta bulunuyormuş gibi davranmamalı. Madem çalışmayan kadın evin bütün işlerini yapıyor, çalışmayan erkek de aynı şeyi yapsın, çalışıp eve para getiren kadın da eve gelince dinlensin değil mi?
Evdeki çocuklar da ev işlerinde yaşlarına göre sorumluluk üstlenmeli. Herkes kendi odasını temizleyip toplayabilir. Bulaşıklar sıraya koyulabilir. Yemek yaparken yardımlaşılabilir. Salatayı sırayla bıçak tutabilen çocuklar yapabilir. Çocuk bakımı da aynı şekilde paylaşılabilir. Zaten emzirdiği için yükün büyük kısmı annenin üstündedir ama bebeğin gazını çıkarmak, altını değiştirmek gibi sorumlulukları erkek de pekâlâ alabilir.
Doğum sonrası için Amerika’da uygulanan bir yöntem var. İster çalışsın ister çalışmasın bir kadın doğum yapacağı zaman çevresindeki bütün kadınlar işbirliğine giriyor. Doğumdan sonra iki ay boyunca evine yemek götürüyor, bulaşıklarını alıp götürüyor, evi derleyip topluyorlar. Anneye sadece çocuğuna bakmak ve o uyuduğunda dinlenmek kalıyor ki bizde hiç önemsenmeyen bir gerçek var, loğusa kadının dinlenmeye ihtiyacı her zamankinden daha fazladır. Bizde de bu yöntem uygulanabilir. Ama biz bunun yerine yeni doğum yapmış anneye misafirliğe gidip daha fazla yorulmasına neden oluyoruz. Uyuyan bebeği seveceğiz diye uyandırıp düzenini bozuyor, anneye zorluk çıkarıyoruz.
Birçok Avrupa ülkesinde ücretli doğum izni 1- 2 yıl arasında. Ücretsiz izin ise çok daha uzun. Ücretsiz izinde de mama ve bez parası ödeniyor anneye. Baba bakmak istiyorsa anne çalışacaksa babaya veriliyor bu izinler. Ne kadar insani değil mi? Ben hatırlıyorum 90 lı yıllarda bizde de bu sistem teklif edilmişti ama dönemin aile bakanı, “bu kanun Türk kadınını eve kapatır” gerekçesi ile reddetmişti. Kendisi de kadındı. Ama bana sorarsanız Türkiye’deki hemcinslerinin durumunu analiz edememişti. Bakanım, Türk Kadını zaten evine kapalı. Çalışsa da kapalı. Neden? Çünkü işiyle evi arasında koşturmaktan, iki yükü beraber sırtlamaktan başka yapabildiği hiçbir şey yok. İstisnalar kaideyi bozmaz. Özgür takılan bir grup var tabii ama oranlarsanız çalışsın çalışmasın, kadınlarımızın çoğu her yönden baskılanıyor, eziliyor.
Son olarak eve giren bütün paranın kocanın elinde toplanması, kadına lütuf gibi azıcıkharçlık verilmesi alışkanlığından da vazgeçilmeli.
GÜNDEM
21 Kasım 2024GÜNDEM
21 Kasım 2024ÇEVRE
21 Kasım 2024EKONOMİ
21 Kasım 2024GÜNDEM
21 Kasım 2024GENEL
21 Kasım 2024GÜNDEM
21 Kasım 2024GENEL
21 Kasım 2024YAZARLAR
21 Kasım 2024ÇEVRE
21 Kasım 2024Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.