Son günlerde yaşanan aşırı zamlar artık vatandaşı canından bezdirmeye başladı. Yağın beş kilosu olmuş 250 TL. Nasıl baş edilecek tencere nasıl kaynayacak bilemiyorum. Dört kişilik bir ailenin geçim tablosunu çıkartsak yaşayamadıklarını görürüz. Aslında azami insan şartlarında yaşayamadıkları bariz. Kendimden örnek vereyim. Hiç uzağa gitmeye gerek yok. 400 gram bebek maması olmuş 90 lira. Zaten dört gün falan yetiyor bebeğe. Bebek bezi olayına hiç girmeyeceğim bile. Demem o ki küçücük çocuğu olanlar hesap yapıyor, çocuğu okula gidenler hesap yapıyor. Yeni evlenenler, öğrenciler, emekliler. Herkes hesap yapıyor. Herkes ay sonunu düşünüyor. Birde çalışmayanları düşünelim. Ne olacak bu bizim halimiz? Ne olacak bu ülkenin hali? Allah sonumuzu hayır etsin. Açlık sınırının altında yaşam sürmüyoruz belki ama çok da iyi şartlarda da yaşamıyoruz. Her akşam bugün neye zam gelecek diye düşünmekten uykularımız kaçırıyoruz. Asgari ücret yükseltildi ama her şeye aynı oranda zam gelince aslında çok farklı da olmadı. Keşke hiç artmasaydı da bu kadar zam gelmeseydi her şeye. En azından alışmıştık ona göre kendimizi ayarlardık ama şuan bu bile mümkün değil. Dün 110 liraya aldığın yağ ertesi gün 250 lira oluyor. Buna kim dur diyecek? Vatandaş isyanını kendi içinde yaşamaya devam ediyor. Bağırsa çağırsa ne olacak ki? Ortalığı galyana getirmekten başka ne işe yarayacak? Herkes kendi kemerini iyice sıkacak. Kendi bütçesini yani ayağını yine yorganına göre uzatacak. Gerekirse ayaklarını uzatmayacak kıvırarak yatacak! Çünkü bu dönem onu gerektiriyor. Biraz ipin ucunu kaçırdın mı toplamak pek mümkün olmayacak gibi. Hele hele banka, kredi vs işlemlerin varsa yandık ki ne yandık. Faizle baş etmek mümkün değil. Zor zamanında yanında olduğunu düşünerek kullandığın kartlar, krediler sonra yol, köprü olarak geri dönüyor. Sıkıntı günlerde on arkadaştan iyidir diye aldığın her şey düzgün bir aile içi cüzdan içi ekonomik politika yürütmezsen çok kötü sonuçlar doğurabiliyor. Hem aileni hem yakın çevreni üzecek yerlere gidebiliyor. Yağdan nerelere geldik değil mi? Ama hayatın acı gerçekleri bunlar. Pahalılık herkesi mutsuz ve huzursuz ediyor. Ne eşler birbirleriyle mutlu ne de çocuklar aileleriyle. Bunların en baş problemi parasızlık ve cehalet tabi ki de. Para mutluluk getirmez lafına inanmayanlardanım. Parasızlık en büyük çaresizliklerin ve huzursuzlukların bence en temel ana etkeni. Aç bir karın ne düşünebilir ne de mutlu olabilir. Her şey kaygıya açılan bir kapı olarak karşımıza çıkıyor şu zorlu pahalı süreçte. Çocuklarımıza iyi bir gelecek bırakamamak bir yana doyuramamak bu gidişle galiba baş sorunumuz olacak. Önceden annelerimiz, babalarımız bizlere ne güzel ev, arsa, araba vs bırakmışlar biz galiba bu gidişle haciz, blokeli hesaplar falan bırakacağız galiba. Benim gerçekten şu parasal durumlardan dolayı psikolojim bozulmak üzere. Her yanım sorunmuş gibi geliyor bana. Kaygı seviyem iyice arttı. Mutluluk eşittir sıfır oldu hayatımda. Haberler desen iç açıcı hiçbir şey olmaz. Ona zam buna zam. Yeter vallahi millet olarak bıktık usandık. Bir akşam da huzurla uyumak istiyoruz artık. Umarım bu mümkün olur derken bile endişeliyim!
FATMA HAYTAN
GÜNDEM
21 Kasım 2024GÜNDEM
21 Kasım 2024ÇEVRE
21 Kasım 2024EKONOMİ
21 Kasım 2024GÜNDEM
21 Kasım 2024GENEL
21 Kasım 2024GÜNDEM
21 Kasım 2024GENEL
21 Kasım 2024YAZARLAR
21 Kasım 2024ÇEVRE
21 Kasım 2024Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.