HAVA KİRLİLİĞİNİ AZALTMAK İÇİN DOĞAL GAZ KULLANIMI YAYGINLAŞMALI
Doğal gaz kullanımının yaygınlaşmasının önemine değinen Enerya İl Müdürü Zekeriya Kurşunluoğlu, “Çevre kirliliği ve kuraklıkla mücadele etmek için yapmamız gereken doğal gaz gibi temiz enerji kaynaklarını kullanmak. Özellikle kış aylarında, Denizli Merkez ilçelerimizde hava kirliliği oranları sağlığımızı ve çevreyi tehdit edecek değerlerde seyrediyor. Denizli Merkez’de havaya karışan bu zararlı gazlar sağlığı olumsuz etkiliyor” dedi.
Hava kirliliğine sebep olan etkenlerin başında sanayi tesisleri ve evsel ısınma amaçlı kömür kullanımı geliyor. Hava kirliliğini azaltmanın yolu ise doğal gazdan geçiyor. Yandığında kurum ve duman gibi atıklar ortaya çıkarmayan doğal gaz, çevre dostu bir yakıt olarak öne çıkıyor ve tüm dünyada en güvenli yakıt olarak kabul ediliyor. 2020 yılı verilerine göre Denizli, ülkemizde hava kirliliği en yüksek iller listesinde 5.sırada yer alıyor. Denizli’de en fazla hava kirliliğinin yaşandığı bölge ise Bayramyeri. Veriler, yıl boyunca ilde 296 gün hava kirliliği yaşandığını da gösteriyor. Denizli’de doğal gazın yaygın bir şekilde kullanılmaması sebebiyle kış aylarında merkez ilçelerde hava kirliliği oranları sağlık ve çevreyi olumsuz etkileyecek değerlerde seyrediyor. Özellikle; Denizli Merkez’de havaya karışan zararlı gazlar, yağışların oluşmasına engel olurken sağlığı da tehdit ediyor.
KÜKÜRT DİOKSİT SAĞLIĞA ZARAR VERİYOR
Renksiz, keskin kokulu, zararlı bir gaz olan kükürt dioksit, kömür gibi kükürt içeren yakıtların yanması sonucu oluşuyor. Genellikle kış aylarında hava kirliliği ve asit yağmurlarına sebep olan kükürt dioksit; insan sağlığını, çevreyi ve yağış miktarlarını olumsuz etkiliyor. Başta çocuklar, yaşlılar ve kronik akciğer hastalığı olanların sağlığını ciddi anlamda etkileyen bu zararlı gaz; nefes darlığı, hırıltılı solunum, göğüs sıkışması ve kesik nefes alma gibi belirtilere de neden olabiliyor.
Kükürt dioksit ve havadaki ince partiküllere uzun süreyle maruz kalınması ise solunum hastalıklarına sebep oluyor. Akciğerlerin savunma mekanizmasında olumsuz etkilere neden olan havaya karışan zararlı gazlar, mevcut kalp hastalıklarının da seyrinin kötüye gitmesini tetikleyebiliyor.
DOĞAL GAZ YANDIĞINDA KURUM GİBİ ATIKLAR ORTAYA ÇIKMIYOR
Doğal gazın çevreye en az zarar veren fosil yakıt olarak hava kirliliği ile mücadelede önemli bir rol oynadığının altını çizen Kurşunluoğlu, “Çevreyi en çok kirleten faktörler; kükürt oksitler, is, uçan kül parçacıkları ve yanmamış gazlardır. Bu maddelerin hiç biri doğal gaz dumanında bulunmamaktadır. Doğal gaz yandığında kurum ve duman gibi atıklar ortaya çıkmaz. Doğal gaz, bu sayede tüm dünyada çevre dostu bir yakıt olarak kabul ediliyor. Temiz olması ve içerisinde kükürt bulunmaması sayesinde sanayi sektöründe doğrudan kullanılabilmesi, hem sistem veriminin hem de ürünün kalitesinin artmasını sağlıyor. Doğal gaz ayrıca, verimli bir yakıt olması sebebiyle de alternatif ısınma yöntemlerine göre tasarruf sağlıyor” dedi.
DOĞAL GAZ KULLANIMININ YAYGINLAŞTIRILMASI MİLLİ BİR GÖREV
Türkiye’nin coğrafi konumu itibarıyla doğal gaz için önemli bir merkez olduğunun altını çizen Zekeriya Kurşunluoğlu, “Gelişmiş ülkeler hava kirliliği oluşturmaması ve ürettiği enerjinin kalitesi bakımından büyük bir hızla doğal gaza geçtiler. Ülkemizin coğrafi konumu milletimiz için büyük bir avantaj ve bu avantajın iyi kullanılması her şeyden önce milli bir görev. Enerji kaynakları ve üretim kabiliyetiyle kendine yeten bir ülke olmak oldukça önemli. Bizler de ülkemizde doğal gazın kullanımının yaygınlaştırılmasını milli bir görev olarak görüyor, ‘doğal gazsız ev kalmayacak’ anlayışıyla yatırımlarımıza devam ediyoruz” şeklinde sözlerine devam etti.
Editör : Abdullah GÖNÜLTAŞ / HABER MERKEZİ