HAYATTA KALMAK MI YAŞAMAK MI
8 okunma

HAYATTA KALMAK MI YAŞAMAK MI

Hayatta kalmak mı, gerçekten yaşamak mı? Kölelik kavramı üzerinden özgürlüğün önemini sorgulayan bu yazı, bireyin kendi hayatını sahiplenmesi ve bilinçli bir yaşam sürmesi gerektiğini vurguluyor.

ABONE OL
23/02/2025 03:32
HAYATTA KALMAK MI YAŞAMAK MI
0

BEĞENDİM

ABONE OL

On İki Yıllık Esaret filmini izleyenler bilirler. Film Amerika’nın güneyinde, kölelik sisteminin devam ettiği yıllarda geçiyor. Kuzeyde ailesiyle birlikte özgür bir hayat yaşamakta olan siyahi müzisyen, köle tacirleri tarafından kaçırılıyor ve güneye götürülerek satılıyor. Diğer köleler, ona hayatta kalmak için itaat etmesi gerektiğini söylediklerinde beni çok etkileyen cevabını veriyor.

“Ben hayatta kalmak istemiyorum. Yaşamak istiyorum”

Hayatta kalmak ve yaşamak, gerçekten de birbirinden farklı kavramlar. Peki, biz yaşıyor muyuz yoksa sadece hayatta mı kalıyoruz? Yaşadığımızın farkında mıyız yoksa manen çoktan öldük mü? Benjamin Franklin’in dediği gibi “Bazı insanlar 25’inde ölür, 75’inde gömülür”

Bu ne demek? Henüz gençken yaşamayı bırakmış, hayatın zevklerini tadamayan, sadece nefes alan, fiziksel ihtiyaçları için çalışan ve böylelikle ömrünü dolduran insanlar, hayatları sona erdiğinde zaten yıllar öncesinden ölüdürler.

Gerçekten yaşamak için önce özgür olmak gerek. Özgür olmayan bir insan gerçekten yaşamaz; sadece hayatta kalır. Kendi hayatına bile sahip değildir. Kararlarını kendi veremez. Kendi iradesini kullanamaz. Özgür iradeden söz edilemez.

Böyle bir hayatı yaşamak için ille de köle olmak gerekmez. Aile büyükleriniz, eşiniz hatta patronunuz da baskılarıyla size köle hayatı yaşatabilirler. Bunun farkında olmak ve özgürlüğü ele almak gerekir.

Özgürlük kesinlikle istediği zaman istediğini yapmak değildir. Başkalarının sınırının başladığı yerde bizim sınırımız da sonlanır. Kendi iradesine sahip olmak, kararlarını kendi başına verebilmektir özgürlük.

Gerçekten yaşamak için ikinci koşul, yaşadığının ve çevresinin, çevresinde olanların farkında olmaktır. İşe giderken o gün açmış olan bir çiçeği görebilmek, yürümeye yeni başlamış bir çocuğun adımlarına tebessüm edebilmek, sokakta, metroda göz göze geldiği insanlara bir gülümseme armağan etmek, asık bir suratla market alışverişini tamamlamak için acele etmek yerine görevlilerle ufak iltifatlarda bulunmak, köşede çiçek satan teyzeyle ya da pazarcılarla kısa sohbetler edebilmek, gönül almaktır farkında olmak. Her gün koridorları silen görevlinin, çaycının, kantincinin adını bilmek, sorunlarıyla ilgilenmektir.

Yaşamak, iş dışında bir uğraşa da sahip olmaktır. Ailesiyle birlikte kaliteli zaman geçirmeyi bilmek, onlara zaman ayırmaktır. Yeni çıkan kitapları bilmek, imkânları ölçüsünde etkinlik takip etmek, satın alamıyorsa da kütüphane ve kulüplerden ödünç alarak kitap okumak, sanatla ilgilenmektir.

Sosyal ortamlarda bulunmaktır yaşamak. Yakın arkadaşlar edinmektir. Onlarla hayatı paylaşmaktır.

Ama öncelikle özgür olmaktır yaşamak.


En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.





HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.