HAYIR DİYEBİLMEK

Hayır diyememek, bireylerin kendilerini tükenmiş hissetmesine neden olabilen önemli bir sorundur. Toplumun öğretileri, fedakarlık kavramı ve bireysel sınırların ihlali, insanları istemedikleri şeyleri yapmak zorunda hissettirebilir. Ancak hayır demek, kişinin kendi ruhsal ve fiziksel sağlığını koruması için gereklidir. Bu yazıda, hayır diyememenin nedenleri, nasıl aşılabileceği ve bireysel sınırları net bir şekilde koymanın önemi ele alınıyor.

Son günlerde çevremde çok duyduğum ve benim de tekrarladığım bir şikâyet; hayır diyememek. Buna rağmen kimseye yetememek, takdir görmemek. Hep diyoruz ki,” Her söyleneni yaparken sorun yok, kırk yılın başında bir tek şeye hayır dersem benden kötüsü yok” Siz de pek çok kez duymuş ya da bizzat hissetmişsinizdir. Peki, bunun suçlusu çevremizdeki insanlar mı yoksa biz miyiz? Şöyle bir düşünelim; istemediği bir şeyi kesinlikle yapmayan, en baştan “hayır” diyen tanıdıklarınız mutlaka vardır.  Onlara ne oluyor hayır dediklerinde? Hiçbir şey değil mi? Belki biraz kızılıyor, belki güceniliyor ama unutuluyor ve o kişi şöyle etiketleniyor,” O istemediği şeyi asla yapmaz!” Etiketlenince ne oluyor? Ben söyleyeyim: Kimse hayır dediğinde ona ısrarcı olmuyor, ikna etmeye uğraşmıyor, onun yerine ikna edilme potansiyeli yüksek olduğu bilinen birine, mesela size yöneliyor ısrarlar. Biz neden hayır diyemiyoruz? Bunun altında ne yatıyor? Bu aslında o kadar derin bir konu ki, sadece bunun üzerine yazılmış kitaplar bile var. Aynı zamanda kişisel sınırların çizilmesi ile ilgili kitaplar da yazılmış. Aslında ikisi birbiri ile sıkı sıkıya bağlı konular. Eğer istemediğiniz bir şey size dayatılıyor ya da emrivaki sonucu onu yapmak zorunda kalıyorsanız sınırınız ihlal edilmiş oluyor. Siz buna ilk seferinde itiraz etmez, rahatsızlığınızı dile getirmezseniz sonraki seferler için geçilebilecek bir gedik açmış oluyorsunuz ve bu gedik her ihlalde biraz daha büyüyor, sonunda sınır filan kalmıyor. Kimse sizin yorulabileceğinizi, kırılacağınızı, incineceğinizi, zorlanacağınızı düşünmüyor, çünkü siz şikâyet etmediniz. Neden böyle yaptınız? Çünkü kırmak istemediniz, üzmek istemediniz, ama siz kırıldınız, siz üzüldünüz. Üstelik üzerinize vazife olmayan bir işi üstlendiğiniz için kimse size teşekkür bile etmedi. Hatta en küçük şikâyetinizde “Yapmasaydı, mecbur değildi” bile dediler, değil mi? İnkâr etmeye hiç gerek yok, çoğumuz yaşıyoruz bunları. Baby Boomerlar, sonraki Sessiz Kuşak ve sonra biz X kuşağı aynı davranışı gösterdik, çünkü öyle öğretildi, öyle gördük. Neyse ki bizlerin yetiştirdiği Y ve Z kuşakları bu davranışı yansıtmıyor, neyi isteyip neyi istemediğini açık ve net bir şekilde söylüyorlar, arkalarına bakmıyorlar. Sanırım onlardan bu konuda ders almaya ihtiyacımız var. Bizlere fedakârlığın bir erdem olduğu öğretildi. Her zaman ailemiz için, arkadaşlarımız için, vatanımız için, halkımız için, işimiz için fedakârlık yapmamız gerektiği okutulan kitaplarla, izlediğimiz Yeşilçam filimleri ile pompalandı. Bunun her zaman ödüllendirildiği gösterildi. Kimse bize bu yüce erdemin aleyhimize kullanılabileceğini öğretmedi. Kimse “gereksiz iyilik yapma, vazifen olur” demedi. Biz üzerimize ağır gelmeye başlayan bu yükü onlar da yüklenmesinler diye çocuklarımıza biraz daha bireysel düşünmeyi öğrettik. “benim dediğimi yap, yaptığımı yapma dedik” Ama onların dünyaya, hayata bakış açısı zaten bizimkinden çok farklı. Aslında unutmamamız gereken tek bir gerçek var; başta ailemiz olmak üzere çevremize, ülkemize, dünyaya faydalı olmak için öncelikle ruhen ve bedenen sağlıklı olmaya ihtiyacımız var. Bunun için de gereksiz yere yük almamak, sorumluluğu paylaşmak, ihtiyacımız olduğu yerde yardım istemek, gurura kapılmadan “ ben bunu yapamam” diyebilmek ,”yapmak istemiyorum” ya da “bunu ben yapmak zorunda değilim” demekten utanmamak çok önemli. Bırakın biraz da kırılıversinler, biraz da üzülsünler.  Bugüne kadar hep siz kırıldınız, siz üzüldünüz. Ama kimse görmedi değil mi? Çünkü şikâyet etmediniz. Artık Hayır deyin. Korkmayın, alışırlar. Bir iki gün hakkınızda konuşsalar, bir iki surat assalar ne olur? Bunu kaldıramam üzülürüm diyorsanız aynı şekilde devam edin. Ama inanın ne zaman tavrınızı net olarak ortaya koyarsanız o zaman gerçekten saygı görmeye başlayacaksınız.
Benzer Videolar