Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla İftiranın sözcük anlamı, kişiye aslı olmayan bir olaydan dolayı yapılan suçlamadır. İftiranın temelinde var olmayan bir hadisenin uydurulması yattığı için, bu davranış biçimi yalan ile aynı köklere sahiptir. İslam inancında yalan karşısında net bir tavır sergilenir. Buradan yola çıkıldığında iftira için de aynı tavrın sergilendiği sonucuna ulaşılabilir. Kur’an-ı Kerim içerisinde ve Peygamber Efendimiz’in hadisi şeriflerinde bu tavır açıkça görülebilir. İftira atmak büyük günahlardan mıdır? Peygamber Efendimiz, bir keresinde ashab-ı kiramı yedi şeyden uzak durmaları konusunda telkin eder. Çevresindekiler ona bu şeylerin neler olduğunu sorduğunda ise, “Allah’a şirk koşmak, sihir ve büyü yapmak, Allah’ın öldürülmesini haram kıldığı bir insanı katletmek, faiz yemek, yetim malı yemek, düşmana hücum sırasında harpten kaçmak, hiçbir şeyden haberi olmayan iffetli Müslüman kadınlara zina iftirasında bulunmak.” (Buhari) diyerek açıklama yapar. Hz. Muhammed’in ilgili hadisinden anlaşılacağı üzere iftira atmanın dinimizde yeri yoktur. Bu iftira, iffetli bir kadına yapılmış ise de büyük günahlar çerçevesinde ele alınan bir durumdur. Bir peygamber annesi olan Hz. Meryem’e atılan iftira bu duruma en büyük örnektir. Kur’an-ı Kerim içerisinde bu duruma şöyle dikkat çekilir: “Bir de inkar etmelerinden ve Meryem’e büyük bir iftira atmalarından…” (Nisa Suresi, 156. Ayet) Hz. Meryem’e nasıl iftira atıldı? Hz. Meryem, oğlunu mucizevi bir biçimde ve babası olmadan dünyaya getirir. İsrailoğulları, Allah’ın emri ile yaşanan bu mucizeye inanmazlar ve neticede Hz. Meryem’e ağır iftiralar atarlar. Bu iftiralara karşılık vermeyen Hz. Meryem, İsrailoğulları’na beşikteki oğlunu işaret eder. Bundan sonra da Hz. İsa dile gelir ve annesini Allah’ın da izni ile temize çıkarır.
İftiranın kişiye zararları nelerdir? İftira, bu davranışı yapan ve iftiraya maruz kalan tarafların her ikisi için de rahatsızlık verici bir durumdur. İftira atan kişi dünyada maneviyatına, ahirette de amellerine zarar vermiş olur. Ortaya atılan asılsız söylemler kişiler arasındaki sevgi ve saygı gibi insani değerlerin de kaybolmasına neden olur. İftira atmanın gelenek haline getirildiği bir ortamda, insanların birbirine güven duyması da mümkün değildir. Bu sebeple iftira bireyden başlayıp topluma uzanan bir ateş çemberidir. Bu çember içerisinde de yeşertilen bütün güzellikler yanıp kül olmaya mahkumdur. İftira ve gıybet aynı mıdır? İftira da gıybet de İslam ile birlikte tebliğ edilen ahlak kuralları arasında hoş karşılanmayan davranış biçimleridir. Ancak temelde iftira ve gıybet arasında büyük bir farklılık vardır. Peygamber Efendimiz bu farklılığı şu şekilde dile getirir: “Eğer söylediğin şey onda varsa gıybet ettin; yoksa o zaman ona iftira ettin demektir.” (Müslim) Buradan anlaşılacağı üzere gıybet, aslında var olan bir konunun, muhatabının ortama dahil olmadığı bir zaman diliminde dile getirilmesidir.
Oysa iftira, tamamen asılsız bir hadisenin uydurulmasıdır. Bu bağlamda, gıybet karşı taraftaki kişinin mahremiyetine zarar vermek olarak kabul edilebilir. İftira ise sözü geçen kişinin sebepsiz yere zan altında kalmasına hatta bazı durumlarda da suçlanmasına sebep olan bir davranış biçimidir.
METİN ALKLAN
GÜNDEM
05 Aralık 2024GÜNDEM
05 Aralık 2024ÇEVRE
05 Aralık 2024EKONOMİ
05 Aralık 2024GÜNDEM
05 Aralık 2024GENEL
05 Aralık 2024GÜNDEM
05 Aralık 2024GENEL
05 Aralık 2024YAZARLAR
05 Aralık 2024ÇEVRE
05 Aralık 2024Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.