İHTİKÂR, HARAM OLUP BÜYÜK GÜNAHLARDANDIR

Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla Lügatta: “Hakkını yemek, kötü davranmak; kıtlaştırmak, tedavülden çekmek, istiflemek, tekeline almak” anlamlarındaki “hakr” kökünden türeyen: İhtikar: Ticaret malını pahalılaşması gayesiyle istifleyip piyasaya arzını geciktirmek, bir şeyi, pahalanmasını bekleyerek alıkoymaktır. Darlığı kamuya zarar verecek tüketim mallarını, kıtlık meydana getirmek amacı ya da fiyat artışı beklentisiyle piyasadan çekmektir. Toplumun ihtiyaç duyduğu yiyecek, giyecek gibi gıda, tüketim mallarını, yüksek kâr amacıyle kıtlık ve pahalılığın meydana çıkmasını bekleyerek satmamak, aksine satın alarak, toplayıp saklayarak, biriktirerek, kıymeti daha fazla artsın diye yapay bir darlık, yokluk oluşturduktan sonra fırsat bulunca, ihtiyaç arttığı, fiyat pahallandığı anda eldeki malı pahalı, yüksek fiyatla satmak, vurgunculuk, karaborsacılık, spekülasyon yapmak demektir. Bu ise, dînen haram olup büyük günahlardandır. Çünkü genelde insanların ihtiyaçlarını sömürerek az emekle kolay kazanç sağlama arzusuna dayanan ihtikâr, özellikle zorunlu tüketim maddeleri söz konusu olduğunda ihtiyaç sahiplerinin, neticede de toplumun zarar görmesine sebebiyet vereceği gibi uzun müddet devamı halinde sosyal bunalımlara yol açabilir. İslâm’da zulum ve başkalarına haksız şekilde zarar vermek haramdır. Ayrıca muhtekir, ilgili hadis-i şeriflerde karaborsacı günahkâr, sapkın, Allah’ın hükmüne isyan eden, genelde Kur’an’da müşrikler ve şeytan için kullanılan Allah’ın zimmetinden uzak, mel‘un, cüzzam ve iflâsa müstahak, katil ve cehennemlik, elîm bir azaba duçar, mülhid, soygunculukla elde ettiği bu kazancını sadaka olarak bile verse kabul edilmeyen kimse, fiyatlar yükselince zevklenen, düşünce üzülen kötü bir kul şeklinde tanıtılarak ağır bir dille kınanır ve nefretle anılır.

Günümüzde kan, serum vb. bazı âcil tıbbî müdahale araçlarının birkaç saatlik ihtikârının bile ölümcül sonuçlar doğurabildiği göz önüne alınırsa, ihtikârda belli bir süre tanımayıp, halkın zarar görmesiyle neticelenecek her zaman dilimini yasak kapsamına almak gerekir. Günümüzde özellikle gıda, sağlık, tekstil, inşaat, ulaşım, taşımacılık, haberleşme ve enerji sektörlerinin ürettiği bazı temel mal ve hizmetlerin karaborsaya düşmesinden geniş halk kitlesinin büyük zararlar gördüğü göz önüne alınırsa, ihtikâr yasağının kapsamını geniş tutup böyle bir genellemenin toplum yararını koruma ve haksız zararı önleme yönüyle dinin genel amaçlarına daha uygun düştüğü görülür. Bu sebeple ihtikâr, İslâm’da olduğu gibi önceki ilahî dinlerde de yasaklanmıştır. Bunu yapana “muhtekir” denir ki, muhtekir, mel’undur. Çünkü Hz.Ömer (R.A.)den rivayete göre Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz şöyle buyurmuştur: “Câlib yani şehre uzak yerden mal getiren, pazara mal celbeden tâcir rızıklandırılmış, malını satışa arzeden kimse rızka erer, malını piyasaya sürenin kazancını ALLAH bol ve bereketli yapar, muhtekir yani pahalanması için satmayıp bekleten, karaborsacı da lânetlenmiştir, ALLAH ona lanet eder.” Çünkü muhtekir, toplum üzerinde beklenmedik infiallere, kamu zararına yol açabilir. Hattâ İktisadî ve kamu düzeni bozacak kadar güçlük ve darlık da doğurabilir. Fiyatların sun’î olarak yükselmesine ve normal piyasa fiyatının üzerine çıkmasına neden olur. Temel ihtiyaç maddelerinin fiyatları suni olarak yükselirse, halk bundan zarar görür. İhtikâr, yüzünden çoklar azalır, azlar yok olur. Bu yüzden, yerine göre birçok hastalar ilâçsız-tedavisiz, işçiler işsiz, fabrikalar ham maddesiz ve nice kimseler de aç sefil düşebilirler. İhtikâr, satılmaması topluma zarar veren her şeyde cereyan eder. Zira ihtikârın kerahatinde tesir edici olan husus, toplum hakkındaki zarardır. Bu zarar ise yalnız yiyecekte değil, diğer şeylerin stoklanması takdirinde de meydana gelebilir.

Çiftçinin kendi arazisinin mahsullerini satmayıp stok etmesi, bir kimsenin de kendi ürettiği malı bekletmesi, halkın zarar görmemesi şartıyla ihtikar değildir. Çünkü bu mahsuller, kendisinin halis hakkıdır. Çiftçi, üretici emeğini değerlendirmek için bekletebilir. Buna toplumun hakkı taallûk etmez. Halkın ihtiyacına rağmen ürününün arzını geciktiren çiftçi karaborsacı suçu işlemiş sayılmasa bile, dindaşlarını sıkıntıya sokacak bir darlık ve fiyat artışı beklentisi içinde bulunması bakımından günahkâr durumuna düşebilir. Bu sebeple şiddetli ihtiyaç anında bunların stoklarını piyasaya sürmeleri, diledikleri gibi satmaları ve karaborsacılıktan kaçınmaları efdaldir, daha iyidir. İhtikâr: İslâm ve insanlığa sığmıyan, ahlâk dışı kalan çok kötü bir şeydir. İhtikâr, kişiyi, İnsanî, İslâmî duygulardan alıkor. Ahlâk meziyet, gibi yüksek sıfatlardan sahibini mahrum eder. Cemiyetin huzur ve sükûnunu temelinden sarsar. Yerine göre, yuvaların yıkılmasına, ocakların sönmesine sebep olacak fiil ve hareketlerin işlenmesini zorlayabilir. Ahlâkın bozulmasına, şeref ve itibarın kırılmasına da yol açabilir. Zaman göstermiştir ki, ihtikâr, istifçilik ve karaborsacılığın hüküm sürdüğü memleketlerde akıl ve hayâle gelmedik felâketler zuhur etmiş, o memleketin millet ve hükümeti bu yüzden büyük zarar ve iktisâdi sıkıntılara giriftar olmuştur.