Cumhuriyetimizin yüzüncü yılı dolayısıyla katıldığım, “Cumhuriyetin 100. Yılında Atatürk ve Cumhuriyet şiirleri güldestesi” son galası Yaz-Ar-Bir’in üyelerinden de olan Fatma Özger Bilgiç ve Orhan Oyanık’ın Manavgat Şiir Etkinliğine bir gün önceden 25 Ekim tarihinde Antalya’ya eşimle hareket ederek bir gece kız kardeşim Serpil Tat’a misafir olduktan sonra, 26 Ekim günü Manavgat’a hareket ettik.
Side Mirage oteline saat 10.00 da yerleşerek, diğer illerden katılan arkadaşlarla görüşüp, hal, hatır sorduktan sonra ulaşım sorumlusu Veli Yılmaz idaresinde Manavgat belediyesinin bize tahsis ettiği otobüsle geziye çıktık. İlk gittiğimiz yer Side şehrinin kalıntıları oldu, akabinde Side Müzesi gezdirildi. Şimdi sizlere arkeogezgin.com’dan aldığım Side şehrinin tarihçesini sizlerle paylaşmak istiyorum.
Side,Pamphylia bölgesinin en önemli kentlerinden birisidir. Şehir, doğusunda yer alan Melas (Manavgat Irmağı) ırmağının yakınında kurulmuştur. Kentin deniz kıyısında olmasından dolayı bölgenin önemli limanlarından biri haline gelmiştir.
Side kenti ve çevresinde tarih öncesi kalıntıya rastlanmamıştır. Ancak, Side’de konuşulan ve şehrin kendisine özgü alfabesi ile yazılmış, Side Müzesinde sergilenen az sayıda yazıt üzerinde mevcut “Sidece” üzerine yapılan araştırmalar, bu dilin Anadolu’nun Bronz Çağı kavimlerinden olan Laviler’den geldiğini göstermektedir.
Şehir ismi olan Side kelimesi Luvice “Nar” anlamına gelir.Arrianos, İskender’in Anabasis’inde Side’ye gelen Kolonist Aeolialı Kymeliler’in (İzmir-Aliağa) çok kısa bir süre sonra kendi dilleri Grekçe’yi unutup yerli barbar dilini kullanmaya başladıklarını söylemektedir. Strabon’un belirttiğine göre Pamphylia’da konuşulan Grekçe diyalekti kesinlikle Helenler için oldukça yabancıydı.
Miletli Hekataios’un anlattığı bir efsaneye göre “Side” Anadolu’nun Boğa ve Dağ tanrısı olan Touros’un kızıdır.
Side, M.Ö 540’da Pers eğemenliğine girmiştir. İskender’in Anadolu ya gelmesi ile Pers eğemenliği son bulmuş ve şehir Makadon idaresine geçmiştir. İskenderin ardılları tarafından yönetilen kent Pamphylia’nın geri kalanıyla beraber, Ptolemaioslar ve sonrasında Seleukoslar idaresine girmiştir. Geç Helenistik Döneminde Seleukos gücü azalınca bağımsızlığını kazanan Side kenti çevrede gelişen korsanlığa kapılarını açmış ve bu sayede zenginleşmiştir.
M.Ö 67 yılında Doğu Akdeniz’de korsanlığı temizlemek üzere bölgeye gelen General Pompeus tarafından Side kenti Roma eğemenliğine katılmıştır. Roma İmparatorluğu yönetiminde zenginleşen ve önemi artan Side zaman zaman bölgesinin idari merkezliğini yapmıştır. Bir süre Roma donanmasının önemli üst kentlerinden biri olmuştur.
Roma idaresinde bir liman kenti olarak kozmopolit bir yapıya sahip olan Side’de Paganların yanı sıra Yahudiler ve Hristiyanlar da yaşamaktaydı. Muhtemelen Aziz Paul yolculukları sırasında da buraya da uğramıştır. Geç Roma döneminde Hristiyanlık Roma İmparatorluğu’nun resmi dini olduktan sonra yapılan idari düzenlemeler’de, Side Kilisesi Pamphylia bölgesinin birinci Piskopostluğu olarak ilan edilmiştir.
Erken Bizans döneminde de gelişen kent M.S 7.yy,da Akdeniz’de ticareti olumsuz etkileyen Arap akınları sırasında önem kaybederek küçülmüştür. Kent, Selçuklular’ın bölgeyi ele geçirmesi sonrasında, M.S 13 yy,da terk edilmiştir.
19,yy sonunda Girit Adası’nda Osmanlılara karşı başlayan isyan ve sonrasında Adanın Yunanistan’a ilhak edilmesi nedeniyle Girit’den kaçmak zorunda kalan Türk ailelerden bazıları Side’ye yerleştirilmiş ve Sultanın oğlu şehzade Selim’den ismini alarak Selimiye köyü adı verilmiştir. Daha sonra yerleşim, tekrar Side ismini alarak belde olmuştur.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.