MÜMİNLERİN CENNETİ

Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla Allahü teâlâ Muhammed sûresinin 15. âyet-i kerîmesinde meâlen; “Allahü tealaya karşı gelmekten sakınanlara vâd edilen Cennet’te temiz ve saf sudan ve tadı bozulmayan sütten içenlere zevk veren şarabtan ve süzme baldan ırmaklar bulunmaktadır. Onlara orada her çeşit meyve ve Rablerinden mağfiret vardır” buyurmuştur. Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Cennet ırmakları misk dağlarının yahut da misk tepelerinin altından çıkar.” “Muhakkak Cennet’te; su, bal, süt ve şarap denizi vardır. Sonra yarılıp nehirler akar.” Cennet ırmakları, dünyâ ırmakları gibi çukurdan değil, yer üstünden akarlar. Cennet’ tekilerin canlarının istedikleri yöne aktıkları gibi; yanlarında akmalarını dilerlerse, onlarla akıp giderler. Bu ırmaklar yüksek ve dallı ağaçlar altından ve arasından akarlar. Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Cennet’te su, bal, süt ve şarap olmak üzere dört deniz vardır. Bunlardan ırmaklar ayrılıp, Cennet ehlinin derece ve makamlarına göre akarlar.” Her derecenin yanında bu dört ırmak bulunur. Bu ırmaklarda kızıl yakuttan, yeşil zebercedden ufak taşlar vardır. Toprağı beyaz kâfurdan ve miskten olup ırmakların etrafı za’ferândan yapılmıştır. Cennet’te pınarlar vardır: Biri kâfurdandır. Nitekim Kur’ân-ı kerîmde İnsan süresinin 5. âyetinde meâlen: “Salih ve itaatkâr olan mü’minler, âhırette kâfur katılmış dolu bir kâseden içerler.”, 6. âyetinde de; “O kâfur bir pınar, bir çeşmedir ki Allahü teâla’nın seçilmiş kulları ondan içerler ve o pınarı diledikleri yere akıtırlar” buyuruldu. Biri de selsebil’dir. Nitekim Kur’ân-ı kerîmde İnsan sûresinin 18. Âyetinde Biri de tesnîmdir biri de selsebil’dir biri de tesnîmdir. Mutaffifîn sûresinin 27. ve 28. âyetlerinde meâlen; “O hâlis şaraba tesnim çeşmesinden karıştırılır.

Tesnîm öyle bir çeşmedir ki, onu karışıksız içenler, bârigâh-i ilâhînin mukarrebleridir” buyuruluyor. Bu pınar, yüksek yerden çağlayarak aktığından tesnîm adı verildi. Biri de lezzetli şarabdır. Rahman sûresinin 60. âyet-i kerîmesinde tefsîr âlimleri buyurdular ki: “Bu iki pınar, fıskiye şeklinde yerden sür’atle çıkarlar.” İbn-i Mes’ûd (r.a.); “Onlar misk ve kâfur şerbetleridir” buyurdu. Enes (r.a.); “Cennet’tekilerin ev ve saraylarına bu iki pınardan fıskiye gibi misk ve anber akar” buyurdu. Kevser havuzu: Peygamber efendimizin (s.a.v.), haşr meydanında Kevser havuzu olduğu gibi Cennet’te de vardır. Cennet’in içinde bulunan Kevser havuzu asıldır. Dışarda bulunan Kevser havuzuna buradan akar. Hadîs-i şerîfde Resûlullah efendimiz (s.a.v.); “Kevser, Cennet’te büyük bir ırmaktır, kenarları altından yapılmış, yatağı inci ve yakuttandır. Toprağı misk olup, çok güzel kokar. Suyu baldan tatlı ve kardan beyazdır” buyurmuştur.

 Nehirlerin çevresi, meyveli ağaçlarla dolu ve süslüdür. Bu ağaçların dalları kurumaz, yaprakları dökülüp çürümez, meyveleri hiçbir zaman tükenmez. Birbirinden güzel ve üstün olan sekiz Cennet’te akan daha nice nehirler vardır. Kevser nehri’ni Cenâb-ı Hak sevgilisi Muhammed aleyhisselâma vermiştir. Allahü teâlâ, Kur’ân-ı kerîmde Kevser sûresinin 1. âyet-i kerîmesinde meâlen; “Muhakkak biz (Azîmüşşân) sana Kevser’i verdik” buyurdu. Böylece Kevser’in Muhammed aleyhisselâma Cennet’te verildiği ifâde edildi. Muhammed aleyhisselâm bu âyet nazil olduğunda, Kevser’i şöyle beyân buyurdu: “Kevser bir nehirdir ki, onu bana Rabbim Cennet’te verdi. Onda pekçok hayır vardır.” Bâzı hadîs-i şeriflerde havuz tâbiri kullanıldı: “Kevser havuzu’nun bir kenarı bir aylık yol kadardır.