Pırıl pırıl gençler, çocuklar. İlk ve orta öğretimin çeşitli kademelerinde ya da üniversitelerde senelerce dirsek çürüten evlatlarımız. Hepsi gelecekte kendilerine iyi bir hayat kurma amacında ve iyi meslek edinme hayalindeler.
Onlar kendi geleceklerini kurarken ülkenin, dolayısıyla bizlerin de geleceğimizi oluşturuyorlar. Geleceğin mühendisleri, doktorları, idarecileri, öğretmenleri, avukatları olacaklar onlar. Çiftçilerimiz, işçilerimiz, emekçilerimiz, teknisyenlerimiz olacaklar. Kimi ülkemizi yönetecek, hepsi yöneticilerimizi seçecekler.
Ülkemizi emanet edeceğimiz, dünyayı devredeceğimiz gelecek nesilleri yetiştirecek olan öğrencilerimiz hepimizin umudu. Onların yetişmesine maddî manevî destek olmanın görevimiz olduğunu düşünüyorum.
Ne yazık ki maddî yetersizlikten dolayı okula devam edemeyen, üniversiteyi kazandığı halde devlet yurdunda yer bulamadığı için memleketine dönmek zorunda kalan, parası yetmediği için aç gezen öğrenciler var. Çoğu yol parasını karşılayamadığından ailesini görmeye gidemiyor.
Kitapları, okul malzemeleri, giyimleri, ulaşım harcamaları, yeme ve barınma ihtiyaçları büyük bir maddî külfet oluşturuyor genç öğrencilere. Karşılayamayan aileler çocuklarını okula gönderemedikleri için manen yıkıma uğruyorlar. Okulu bırakmak zorunda kalan bu çocukların psikolojisini hiç söylemiyorum.
Emekli olmadan önce üniversitede çalışırken çok zor durumda olan öğrencilerle karşılaştım. Üniversitenin verdiği yemek bursuna ihtiyacı olan, kafeteryalarda istihdam edilme ümidiyle sıra bekleyen o kadar çok genç var ki… Hepsi birbirinden zor durumda, imkânlar ise kısıtlı. Bu nedenle çok ihtiyacı olsa da bursu ya da işi alamayan öğrenciler var.
Biri dokuz kardeşin en büyüğüydü meselâ. Babaları işsizdi. Hem okuyup hem çalışarak kardeşlerine para göndermeye çalışıyordu. Ve işi alamamıştı. Ağlıyordu çocuk.
Bir başkası KYK yurtlarında yer alamamıştı ve sokaklarda yatıyordu. Tıp öğrencisiydi.
Bizler bir araya gelerek bu durumdaki öğrencilere elimizden geldiğince yardım etmeye çalışırdık. Ama hepsine yetemedik tabii.
Eğitim ya da yemek bursu veren, gücü yettiğince harçlık desteği veren çok hayırseverimiz var. Ama gene de yetersiz kalıyor.
Bu gençlere yurtlar yapılmalı, kira desteği verilmeli, ücretsiz ya da çok düşük ücretle yemek yiyebilecekleri yemekhaneler yapılmalı. Harçlık desteği verilmeli. Bütün bunlar ancak bir kurum eliyle olur.
Bu olana kadar da bireyler olarak elimizden gelen her yardımı biz yapmalıyız öğrencilerimize. Ama aklımıza geldikçe değil, bütçemizde bir fon oluşturarak her birimiz bir öğrenciye destek olabilirsek mağdur öğrenci kalmaz.
Bir öğrenciye en küçük bir yardımda bulunduğunuzda, bir ihtiyacını karşıladığınızda onun gözlerinde beliren ışıltıyı görmek her şeye bedel. Onlara uzanacak bir el, geleceğe uzanan eldir aslında. Bence en büyük hayır, öğrenciye yardım etmektir.
Nerelere harcamıyoruz ki parayı. Almaktan vazgeçeceğimiz bir gömlekten, markette, pazarda yapacağımız bir tasarruftan ya da eğlenceye ayırdığımız masrafta aşırıya kaçtığımızda kalan para bir öğrenciye ümit olabilir. Onlar bizim, bizler de onların umuduyuz. Ellerini bırakmayalım.
Güzel yarınlar için.
GÜNDEM
21 Kasım 2024GÜNDEM
21 Kasım 2024ÇEVRE
21 Kasım 2024EKONOMİ
21 Kasım 2024GÜNDEM
21 Kasım 2024GENEL
21 Kasım 2024GÜNDEM
21 Kasım 2024GENEL
21 Kasım 2024YAZARLAR
21 Kasım 2024ÇEVRE
21 Kasım 2024Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.