Kişinin eşyasının ve parasının kıymetini bilmesi, hor kullanmaması, gereksiz harcama yapmaması güzel bir şey. Ne var ki kimimiz bunu abartıp işi cimriliğe götürebiliyor hatta parayı ve eşyayı kendimizin önüne geçirebiliyoruz. Bir başka deyişle bunları kendi sağlığımızdan üstün tutuyoruz.
Cimrilik, servet edinme tutkusuyla karşılıksız harcama ve hayır yapmaktan kaçınma eğilimi olarak tanımlanıyor. Bu kişiler harcanması gereken malı sarf etmekten kaçınıyor, para ve malı çok sevdiğinden dolayı, başkasına bir şey vermekten çekiniyorlar.
Bir de tamah var. Bu da mal toplama, biriktirme hırsı olarak tanımlanıyor. Tanımlardan anlaşılacağına göre cimriliğin içinde tamah da var.
Bu iki alışkanlık da kişinin hem kendisine hem çevresine zarar veriyor. Tamahkâr ve cimri kişiler mal biriktirme ve mevcutlarına zarar verme hırsına kendilerini o kadar kaptırıyorlar ki ne kendilerini yıprattıklarının ne de yakınlarını da sıkıntıya soktuklarının farkına varabiliyorlar.
Yukarıda da bahsettiğim gibi bu kişiler eşyaya gereksiz önem veriyor kendilerinin önüne geçiriyorlar. Bunları korumaya uğraşırken ömürlerinin geçtiğinin farkına bile varamıyorlar.
Oysa eşya, ev, araba, para hepsi geçici. Herkes eninde sonunda her şeyini geride bırakıp gidiyor bu dünyadan. Ama eşya ilelebet kalıyor.
Bunları düşünüp “Sahip olduklarımıza gereğinden fazla mı değer veriyorum?” diye kendimize sormamız gerekir. Cevabımız evet ise kendimize çeki düzen vermeliyiz. Çünkü hem yakınlarımızı kendimizden uzaklaştırıyor, hem de üzerimizde yarattığımız stres nedeniyle ömrümüzü kısaltıyoruz. Çoğumuzun dolapları kullanmadığımız giysilerle, mutfakları hiç çıkarmayıp özel misafirler için sakladığımız tabaklarla dolu. Aslında hiç kimse ve hiçbir şey kendimizden ve sevdiklerimizden özel ve önemli değil. Beklediğimiz o misafirler ve o özel günler kaç kere geliyor? Bunun için saklamaya değer mi? En güzel takımları kendimize çıkarıp masamıza en iyi örtüleri sermek çok daha mutluluk verici olmalı.
Paylaşmak çok güzel bir şey. Hayır yapmak da öyle. Bir ihtiyaç sahibine yardım ettiğinde onun yüzünün aydınlandığını görmek dünyanın bütün servetine değer.
Ne kadar malımız, paramız, giysimiz olsa da bunların ancak üçte birini kullanabiliyoruz. O halde bir yıldan fazladır kullanmadığımız her şeyi ihtiyacı olanlara dağıtsak hem evimiz hem de kendimiz ferahlarız. İnsanları sevindirmenin mutluluğu da cabası.
İşte eşyasına gereğinden fazla değer yükleyen kişiler bunu yapamıyorlar. Aslında çok mutsuzlar. Hırs içindeler. Kazandıkça daha az harcamaya başlıyorlar. Az harcama yapma hırsı da onları sahip oldukları her şeye karşı aşırı bir koruma güdüsüne götürüyor. Bu güdüyle kendilerini de yakınlarını da üzüntüye, mutsuzluğa sürüklüyorlar. Ve hiçbir zaman tatmin olamıyor, hep daha fazlasını istiyorlar.
Hayat çok güzel, cimrilik ve tamahkârlık içinde geçirilmeyecek kadar da kısa. BU gerçeği hep aklında tutup ona göre davranmak en güzeli.
GÜNDEM
22 Aralık 2024GÜNDEM
22 Aralık 2024ÇEVRE
22 Aralık 2024EKONOMİ
22 Aralık 2024GÜNDEM
22 Aralık 2024GENEL
22 Aralık 2024GÜNDEM
22 Aralık 2024GENEL
22 Aralık 2024YAZARLAR
22 Aralık 2024ÇEVRE
22 Aralık 2024Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.