YAZARLIK
Edebiyatın ana çerçevesi, herkesin söyleyebileceği sözü söylememek, herkesin yazabileceği yazıyı yazmamak diye belirlenmekte. Bu çerçeveden bakıldığında dünyanın en zor işi; beyaz bir kağıda, o kağıdın beyazlığını gidermeye değer düzeyli yazılar yazmak olsa gerek…
Sanatçı, farkın içindeki farkı fark edip, farklı fark ettirebilen biri olarak tanımlanmakta. Farkı, farklılığı olan sanatçı, özünde farklı olma gayreti ve telaşı taşımaz. Çünkü sanat, iddiasızlığın içinde iddialı olabilmektir.
Yazar; ne yazar, neyi yazar, yazılarının konusunu nasıl belirler diye sorulduğunda, yüreğini kıpraştıran, uyuyan lavlarını hareketlendiren her şey yazısına konu olur diyebiliriz. Yaşamak isteyip yaşadıklarını, yaşamak istemeyip yaşadıklarını, yaşamak isteyip yaşayamadıklarını yazısında dile getirir.
Yazar, kendi ekseninden evrene bakan ve gördüklerini yorumlayandır. Kendi beninden diğer ben veya benlere yönlenir. Diğer benin cinsiyetine göre tema değişir. Karşı ben kendi cinsindense dostluk, farklı cinstense sevgi, yazıda ağırlığını hissettirir. Kendi beninden diğer benlere ulaşmak istediğinde , toplumsal konuları ele alır. Kendi beninden doğaya açıldığında tabiat, doğa üstüne hareketlendiğinde fizik ötesi, yazının gündemini belirler.
Yazar, niçin ve neden yazar sorusuna gelince; kendisini etkileyen şeyleri açığa çıkarmak için yazar, diyebiliriz.Dış dünyanın her türlü etkisine açık sığınaksız kişi diye adlandırabileceğimiz sanatçı, hassas bir yapıya sahiptir. Öyle ki, etkilenime girmiş bir sanatçı , yükünü boşaltmamış bir bulut gibidir. Yüreğindeki fırtınaların şiddeti, dayanılmaz olur, sancıları onu kıvrandırır. Yazarak rahatlar ve tıpkı yağmurunu boşaltan bulutlar gibi dinginleşir. Yazdıkları da yağmur damlaları benzeri ilgilisine ulaşır.
Yazar, kimin için yazar diye sorulduğunda öncelikle yüreğinin özdeşlerini bulmak için yazar, diyebiliriz. Bu yönüyle yazar, muhatabını arayandır. Yazdıkları da, iletişim aracı olarak düşünülebilir. Yazar, yazdıklarıyla muhataplarına ulaşma amacı güder. İlgilisine ulaşmış her yazısı, yare gönderilmiş mesaj niteliğindedir. Yazar, yazdıklarının muhatabına ulaşıp ulaşmadığını bilmese de
hep bunun hayaliyle yaşar ve hep bunun hayaliyle yazar.
Yazar, derin hasretleri ve büyük yalnızlıkları yüreğinde taşıyan insandır. Hissettiklerini yazmasıyla yüreğinde ilham kavuşması oluşur ve sevinci yeni bir özleme dönüşür. Yazılarıyla muhatabına kavuşma isteği, farklı bir hasretin diğer adıdır artık. Ne zaman ki, yazdıkları ilgilisine ulaşır ve bunu öğrenir; işte o an, doyumsuz bir vuslatın lezzetini yaşar.
Yaşadıklarımızın bir anlamı olması ve yazacaklarımızın muhatabına ulaşması dileğiyle…
Yazarlık sanatı zorlu ve çetin
Yüreğin olmalı direnci metin
Ciğersiz meydanda satılsa etin
İnsana hizmetin hayrıyla yetin…
KADİR YATAĞAN