Bu gün sosyal medyada çok anlamlı bir post gördüm. Resmin üzerinde “doktorlar neden röntgen filmini iki taraflı isterler” sorusu vardı; üstteki resimde bankta oturan bir adamın yanında uzun saçlı sarışın bir kadın oturuyor, alttaki resimde ise adamın yanındakinin aslında sarı uzun tüylü büyük bir köpek olduğu görülüyordu. Arkadan bakan bir kişi rahatlıkla belki de evli olan bu adamın karısını aldattığını “zannedebilir” hatta adamı suçlayabilirdi. Dahası, tanıdığı bir kadına da benzetebilirdi onu.
Ben bu yazımda bu “zan” konusuna değinmek istiyorum. “Kuşkulanmak, kesin bilgiye ulaşmak, itham etmek” anlamlarını taşıyan zan, aslında son derece tehlikeli bir eylem. Üstelik bazı durumlarda sadece zan altında kalan değil, zanneden kişi de bundan zarar görüyor.
Şöyle ki,
Bir yakınınız yola çıktı ve epeyce süre geçmesine rağmen gideceği yere ulaştığını bildiren telefon hâlâ gelmedi. Siz de başına kötü bir şey geldiğini düşünmeye başladınız, kaza yaptığını zannettiniz. Hâlbuki sadece yolda biraz mola vermiş ve bir iki yere uğramıştı. Nihayet gelen telefonla rahatladınız ama o süre boyunca kendinizi boşuna yiyip bitirmiştiniz. Bunun getirdiği öfkeyle de belki karşınızdakine yaralayıcı sözler söylediniz, bağırıp çağırdınız.
Bu masum bir örnek. Ama ne yazık ki zanna konu olan kişinin çok daha fazla zarar gördüğü durumlar da var. Her gün birçok kişi çeşitli konularda zan altında bırakılıyor. Bir erkekle kadın arasında ilişki olduğu zannediliyor, bir memurun rüşvet aldığı zannediliyor, evde kaybolan bir eşyanın eve gelen hizmetli tarafından alındığı zannediliyor vs. Bütün bunlar o kişileri çok zor durumlarda bırakıyor.
Zan altında kalmak ne kadar zor bir durumsa bilmeden zan altında bırakmak da o kadar büyük bir insanlık suçudur.
Her şeyin göründüğü gibi olmayabileceği her zaman göz önünde bulundurulmalı. Kişilerin yanlış görünen davranışlarının altında belki de çok haklı sebepler olduğu da düşünülmeli. Aksi halde zanlarımız hem bizi, hem de karşıdaki kişiyi zor durumlarda bırakabiliyor. Konunun ne olduğunu bütün yönleriyle bilmeden bir yargıya varmak hele de bunu yaymak son derece yanlış ve zararlı bir tutum.
Zanlar dedikoduyu doğuruyorlar. Dedikodu bazen gerçek olaylar ve konular hakkında olsa da, genellikle kişiler arasında konuşulduğundan, kişilerin birbirlerine olayı veya haberi iletimi sırasında yanlışlıklar ve çarpıklıklar içerir. Tıpkı kulaktan kulağa oyunu gibi dedikodu da çıktığı yerden itibaren değişe değişe yayılır. Öyle ki başlatan kişi bile kendi söylediğiyle ilgisi olmayan dedikoduları duyduğunda bunlara inanır.
Bu dedikodular yüzünden birçok yuva yıkılmış, birçok kadın şiddet görmüş, arkadaşların arası bozulmuş, akrabalar birbirine küsmüştür. Hepsini altında da gerçekle hiç ilgisi olmayan zanlar yatmaktadır.
NİLÜFER BEKÇİ
GÜNDEM
22 Aralık 2024GÜNDEM
22 Aralık 2024ÇEVRE
22 Aralık 2024EKONOMİ
22 Aralık 2024GÜNDEM
22 Aralık 2024GENEL
22 Aralık 2024GÜNDEM
22 Aralık 2024GENEL
22 Aralık 2024YAZARLAR
22 Aralık 2024ÇEVRE
22 Aralık 2024Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.